Akıllı bombaların muharebe alanına çıkışı

Roketsan-ATMACA-Banner

Uçaklar tarafından taşınan havadan yere bombalarının, uçaksavar menzili dışından atılabilmesi ve daha isabetli vuruş yapmasını sağlamaya yönelik çalışmalar, Almanlar (Naziler) tarafından 2. Dünya Savaşı sırasında başlatıldı. Bu çalışmalar sonucunda, HS-293 ve Fritz-X gibi türünün ilk örneği güdümlü bombalar yüzey ve su üstü hedeflere karşı kullanıldı ve böylece ilk akıllı bombalar muharebe sahalarında görülmeye başladı.

HS-293 ve FRITZ-X

STM Banner

Örnek olarak; 26 Kasım 1943’de HMT Rohna nakliye gemisi bir HS-293 ile vuruldu ve batan gemide 1.000 İngiliz askeri öldü. Ağustos 1944’ün başında ise HS-293, Normandiya’da River See ve River Selume’deki köprülere saldırmak için de kullanıldı. Fritz-X ise ilk olarak 21 Temmuz 1943’te Sicilya’daki Augusta limanına yapılan baskında kullanıldı. 9 Eylül’de Luftwaffe (Alman Hava Kuvvetleri) Tunus’a doğru seyir halindeki İtalyan Filosuna, gemilerin müttefiklerin eline geçmesini engellemek için her biri Fritz-X taşıyan 6 Do-217 K-2 uçağı ile saldırıda bulundu. Amiral Gemisi Roma, aldığı iki isabet ile Amiral Carlo Bergamini’de dâhil olmak üzere 1.393 denizcisi ile batarken kardeş gemisi İtalya ağır hasarlı olarak Tunus’a ulaşmayı başardı.

HS-293 ve FRITZ-X

  1. Dünya Savaşı sırasında kullanılan bombaların türü, uçaklardaki hedefleme sistemlerinin hassasiyet seviyesi ve uçaksavar tehdidi nedenleriyle bombardıman uçakları, bombalarını yüksek irtifalardan atıyorlardı. Değerlendirmelere göre 2. Dünya Savaşı sırasında bir uçak hangarı büyüklüğündeki hedefi vurmak için 9.000 bomba gerekirken bu sayı, Vietnam’da 300’e düşmüş, 1. Körfez Savaşı ile günümüzde atılacak 1 Lazer Güdümlü Bomba ile hedef yüksek isabet oranı vurulabilir hale gelmiştir.

Vietnam Savaşı sırasında ABD uçakları tarafından yapılan yoğun saldırılara rağmen hala sağlam kalabilen hedefler olması, vurulan hedefler ile ilgili yeterli ve doğru değerlendirme yapılamaması nedeniyle aynı hedeflere tekrar tekrar saldırı gerçekleştirilmesi ve Vietnam ordusu tarafından kullanılmaya başlanan SA-2 yerden havaya füzelerinin de (SAM) etkisiyle isabet oranları düşerken bu sefer uçaklar füzelere yakalanmamak için düşük irtifalarda uçmaya başladılar. Ancak düşük irtifada uçmak uçakları, uçaksavar topçu ateşine (AAA) maruz bıraktı. Uçaksavar topçuları, Güneydoğu Asya’da kaybedilen ABD uçaklarının üçte ikisini düşürdü.

24 Temmuz 1965’te SA-2 füzesi bir USAF F-4C’yi vurdu ve bu Vietnam’da SAM’lar tarafından vurulan 110 USAF uçağından ilkiydi. Kuzey Vietnam üzerinde bir SA-2’den açılan ilk ateşten üç gün sonra, USAF, terkedilmiş olduğunu bilmediği iki SAM sitesine saldırdı. Saldırı paketindeki 46 F-105’ten altısı düştü ve birçoğu uçaksavar atışıyla isabet aldı. Artan kayıplar, yeni ve güvenli mesafeden daha isabetli vuruş sağlayabilecek mühimmatların ortaya çıkmasına neden oldu.

F-105 ve SA-2
F-105 ve SA-2

1965’de, ABD Eglin Hava Üssü’ndeki Silahlanma Geliştirme ve Test Merkezi, serbest düşüşlü bombalar için lazer güdüm sistemlerinin değerlendirilmesine başladı. Bu tür sistemler, genellikle bir lazer ışını ile hedefi işaretleyen bir lazer kaynağından, lazerin yansımasını algılar ve mühimmatı lazerle aydınlatılan hedefe doğru yönlendiren bir arayıcıdan oluşur. Nisan 1965’de Texas Instruments (TI), rehberlik sistemi kullanarak bir LGB’nin (Lazer Güdümlü Bomba) ilk başarılı düşüşünü gerçekleştirdi.

ABD Hava Kuvvetleri Paveway Programı kapsamında, TI ile 750 Lb sınıfı M117 genel amaçlı bomba için KMU-342 / B lazer güdüm eklenti kitleri üretmek için bir sözleşme imzaladı. KMU-342 / B kiti olan M117’ler “BOLT-117” (BOLT = Bomb, Lazer, Terminal Yönlendirme) olarak biliniyordu ve ilk önce 1968’de Vietnam’da operasyonel olarak kullanıldı.

Lazer güdümü, sadece bombaların doğruluğunu yaklaşık 100 kat artırmadı, aynı zamanda bombardıman uçaklarının düşman hava savunma sistemlerinin menzili dışında kalmalarını da sağladı. İlk başarıdan sonra, Paveway lazer güdüm kitleri, yaygın olarak kullanılan 2000 Lb MK84 ve 500 Lb MK82 bombaları ile çeşitli bombalar için tasarlandı ve üretildi. 1972 yılında Paveway II programı başlatılınca, Paveway sistemi Paveway I oldu.

10.000+ Paveway I LGB, ABD Hava Kuvvetleri tarafından Güney Doğu Asya’da büyük bir başarı ile kullanıldı. ABD Donanması, LGB’leri büyük ölçekte kabul etmekte tereddüt etti ve operasyonlarda yalnızca birkaç yüz Paveway I bombası attı. Bu isteksizliğin nedeni, uçak/uçaklar havadayken bir sorti iptal edildiğinde, uçak gemisine geri dönmeden önce bombalar genellikle emniyetli iniş olması için suya atılıyordu. Donanma nispeten pahalı olan güdüm kitli mühimmatları atmak istemiyordu. Donanma, daha ucuz Paveway II sisteminin piyasaya sunulmasına kadar LGB teknolojisinden tam olarak yararlanmadı.

Paveway

PAVEWAY II

Paveway güdüm kiti basit bir ifadeyle, bir bilgisayar kontrol grubu (CCG), yönlendirme komutlarını sağlamak için savaş başlığının önüne takılan kılavuz kanatlardan ve kaldırma sağlamak için kıç tarafına takılan bir kanat komplesinden oluşur. LGB’ler manevra kabiliyetine sahip, uçaklara elektronik olarak bağlanmayı gerektirmeyen serbest düşüşlü bombalardır. Lazer enerjisini algılayan ve harici bir lazer kaynağı tarafından aydınlatılan bir hedefe mühimmatı yönlendiren dahili yarı aktif bir güdüm sistemi vardır.

Hedefi “etiketlemek/işaretlemek” için kullanılan donanım ise yarı aktif aydınlatıcılardır. İşaretleyici ekipman, saldırıyı yapacak uçakta olabileceği gibi başka bir uçakta bulunan hedefleme podu da olabilir, hedefi tespit ve teşhis eden bir insansız hava aracından işaretleme / işaretleme + saldırı olabilir veya hedefi gören bir noktada piyade/özel kuvvetler tarafından yerde kullanılabilir.

LGB, hava saldırısı riski ile karşı karşıya olan tüm hedefler ve senaryolar için kesin bir çözüm değildir, ancak envanterdeki diğer serbest düşüşlü bomba türlerine karşı üstünlük ve isabette avantaj sağlarlar. Hava Savunma tehdidinin yüksek olduğu durumlarda, LGB, operasyonun başarı ihtimalini artıracaktır.

Lazer Güdümlü Bombaların isabetliliğini etkileyen faktörler bulunmaktadır. Lazer çok erken açılmışsa, LGB hedefi kaçırabilir. LGB, serbest bırakıldıktan hemen sonra lazer enerjisini gören bazı düşüş profillerinde çok erken dönebilir ve hedefin altına düşerek kaçırabilir. Duman, yağmur, kar, sis ve düşük bulutlar LGB’nin etkili bir şekilde kullanılmasını engelleyebilir. Aşırı yağış, görüş hattını etkileyerek lazer işaretleyicilerinin kullanımını sınırlandırabilir. Yerdeki kar lazer güdümlü mühimmat doğruluğunu olumsuz yönde etkileyebilir. Sis ve düşük bulutlar görüş alanını engeller ve bu durum hedefin isabetle vurulamamasına neden olabilir.

F-15E ve LGB
F-15E ve LGB

Körfez Savaşı ve Lazer Güdümlü Bombalar

Tarihte ilk kez, hassas güdümlü bombalar ve füzeler, savaşta belirleyici bir rol oynamış ve Kuveyt ve Irak’ı işgal etmenin yolunu açmışlardır.

Savaşın başlangıcından itibaren mutlak hava üstünlüğünü tesis eden müttefikler, Irak’ın komuta merkezlerini, ikmal hatlarını, sığınakları, tankları ve birliklerini neredeyse tam isabet oranı ile vurabildi. Lazer güdümlü bombalar gibi hassas silahlar saldırıların etkinliğini büyük ölçüde arttırdı.

Tank ve personel taşıyıcıları gibi zırhlı küçük hedefleri bile önceden serbest düşüşlü bombalarla imha etmek neredeyse imkânsızken, akıllı bombalara av oldular. Hatta neredeyse imkansız olmasına rağmen Körfez Savaşı’nda bir müttefik uçağından atılan lazer güdümlü bomba ile uçmakta olan bir Irak helikopteri bile vuruldu. Hatta bir Irak petrol rafinerisine yapılan hava saldırısında uçaklardan LGB’lerin bırakılmasını takiben olası yerden havaya füze tehdidi riskini azaltmak için hedefi aydınlatan uçak hariç, diğer uçaklar bölgeden uzaklaşmış ve hedef aydınlatıcı uçağın güdümlediği LGB’ler tarafından vurulmuştur. Ayrıca isabet hassasiyeti sayesinde yerleşim alanları içerisindeki hedeflerin vurulması sırasında sivil kayıpları büyük ölçüde azaltmıştır.

Milli Lazer Güdüm Kiti ve TEBER Lazer Güdüm Kiti Projeleri

Türk Hava Kuvvetleri envanterine giren F-4E ve F-16C/D uçakları ile havadan yere güdümlü mühimmat kullanımına geçmiştir. ABD’den tedarik edilen Paveway serisi bombalar haricinde lisans altında Paveway II Lazer Güdüm Kiti üretmiş olan ASELSAN tarafından başlatılan geliştirme projesi ile baskı devre kartları dahil tamamı yerli ve milli imkanlarla üretilen 2. nesil Lazer Güdüm Kiti üretilmiştir. Bu sayede yurt dışı bağımlılığı ve üretim sınırlaması olmadan envanterdeki lisans altında MKE tarafından üretilen serbest düşüşlü 500 Lb Mk-82, 2000 Lb Mk-84 ve 2000 Lb Milli Nüfuz Edici Bombalar, 10 metrenin altında CEP değerine ve yaklaşık 12 km menzile sahip akıllı bombalar haline getirilebilmektedir.

Türk Hava Kuvvetleri’nin F-4E 2020 ve F-16C/D uçakları ile gelecekte hizmete girecek insanlı/insansız uçaklar tarafından kullanılabilen Lazer Güdümlü Bombalar ile:

  • Sabit veya yavaş hareket eden hedeflere karşı yüksek vuruş hassasiyeti
  • Uçuş sırasında yeniden hedef belirleme
  • Düşük ikincil hasar
  • Uçakta taşınmasında ve atılışında, standart bomba taşıyıcıları üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan kullanma
  • Uçakla bomba arasında herhangi bir elektriksel bağlantıya ihtiyaç duymamasından dolayı uçaklarla kolay uyumluluk
  • nesil kodlu LGB II sisteminin, kodlu lazere güdümlenecek şekilde tasarlanması sayesinde, düşmanın daha güçlü bir lazer üreterek bombayı saptırmasının önlenmesi
  • Kodlama sistemi ile bir ya da birkaç uçaktan aynı anda atılan bombaların, ayarlı olduğu kodlu lazerle işaretlenmiş hedefe yönelmesi kabiliyetleri kazanılmıştır.

ASELSAN tarafından üretilen Lazer Güdüm Kiti ile donatılan Lazer Güdümlü Bombalarımız, uçakların uçabildiği her hava şartında gündüz ve gece MANPADS ve uçaksavar toplarının etkili menzili ötesinden Suriye ve Irak’taki terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlarda başarıyla kullanılmış ve devam eden operasyonlarda da kullanılmaktadır.

Ayrıca ROKETSAN tarafından geliştirilen ve ilk teslimatları 2018 yılında yapılan TEBER Lazer Güdüm Kiti ile Mk-81/82 serbest düşüşlü bombalar, 3 metre altında sapma değeri ile 2-28 km menziller arasında hassas vuruş yapabilecek güdümlü bombalar haline getirilmektedir. 4 farklı güdüm moduna sahip TEBER kuyruk bölümü, hassas güdüm sağlayacak Ataletsel Ölçüm Birimi (AÖB) ve Küresel Konumlama Sisteminden (KKS) oluşmakta olup, kit sahada çok kısa sürede entegre edilerek kullanılabilmektedir. Ayrıca kuyruk bölümü, entegre edildiği bombaları tanıyabilme özelliği ile lojistik açıdan kullanıcıya kolaylık sağlamaktadır.

JDAM (Joint Direct Attack Munition / Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı)

Çöl Fırtınası Harekatı, akıllı bombaların ilk yaygın kullanımının olduğu operasyondu. Körfez Savaşı sırasında kullanılan akıllı mühimmatlar, çoğunlukla Lazer Güdümlü Bombalardı (LGB). 1990’ların başında USAF, LGB’ler gibi olumsuz hava şartlarından etkilenmeden, yerdeki vurabilecek hassas güdümlü bir bomba talebini ilgili üreticilere iletti.

1980’lerin başından beri ABD Hava Kuvvetleri Silahlanma Laboratuvarı, bombalar için olası yeni bir ataletsel yönlendirici sistem araştırıyordu. USAF mühendisleri, JDAM’a çok benzeyen, test düşüşlerinde iyi sonuçlar veren bazı eklenti-kuyruk kitleri üretmişlerdi.

1991’in sonlarında, ABD Hava Kuvvetleri ve ABD Donanması, düşük maliyetli, genel amaçlı hassas güdümlü bombaların yeni bir sınıfı için ortak isterler oluşturdu. Program başlangıçta AWPGM (Adverse Weather Precision Guided Munition/Olumsuz Hava Hassas Güdümlü Mühimmatı) olarak isimlendirildi, ancak sonunda JDAM (Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı) ismi seçildi.

1995 yılında McDonald Douglas şirketi, envanterdeki 1000 lb ve 2000 lb sınıfı mevcut “aptal” bombaları, kit başına $18.000 USD bedelle KKS/ANS güdümlü akıllı bombalara dönüştürecek 4.635 adet ayarlanabilir kuyruk kanatları, bir kontrol bilgisayarı, bir atalet seyrüsefer sistemi ve bir KKS alıcısı içeren kuyruk kiti üretimi işini aldı.

İlk JDAM’lar 1997, 1998 ve 1999 yıllarında gerçekleştirilen operasyonel testleri takiben teslim edildi. Testler sırasında, uçakların uçabildiği tüm olumsuz hava koşulları da dahil olmak üzere 450’den fazla JDAM kullanıldı ve 9.6 metre doğruluk oranı elde edilirken, %95’lik bir sistem güvenilirliği kaydedildi.

JDAM yüklenilecek hava araçlarında görev planları, kalkıştan önce görev bilgisayarına yüklenebilir, uçuş sırasında bombayı bırakmadan önce pilot tarafından manuel olarak değiştirilebilir veya hava aracında bulunan algılayıcılarla hedef belirleme yoluyla otomatik olarak girilebilir ve görev planı serbest bırakma zarfı, hedef koordinatları ve silah terminal parametrelerini içerir.

Taşıyıcı hava aracından otomatik olarak hedef bilgisi yüklenen mühimmat, otomatik olarak bırakma noktasına gelindiğinde serbest bırakılır. Mühimmatın gövdesine tutturulmuş sabit aerodinamik yüzeyler ile manevra kabiliyeti ve menzili arttırılır.

Bir kez serbest bırakıldıktan sonra, bombayı KKS/ANS sistemi devralarak hava durumundan bağımsız olarak hedefe doğru yönlendirir. Güdümleme, Küresel Konumlandırma Sisteminin (GPS) 3 eksenli Atalet Navigasyon Sistemi (INS) ile sıkı bir şekilde bağlanmasıyla gerçekleştirilir. Güdüm Kontrol Birimi (GCU) hem GPS destekli INS çalışma modunda 13 m CEP, hem de sadece INS çalışma modunda 30 m CEP değerleri ile hedefe isabet sağlar.

JDAM, bir sortide bir hedefe olabileceği gibi çoklu hedeflere de 10-90 derece açılarda çok alçaktan çok yüksek irtifaya kadar bırakılmaya uygundur. Buna örnek olarak B-2’den 80 JDAM’ın birden fazla hedefe tek geçişte bırakılmasını gösterebiliriz.

Türk Hava Kuvvetleri’nde JDAM ve Milli Hassas Güdüm Kiti Çalışması.

Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki ABD’den alınan JDAM modelleri, sadece silah yönetim sistemi ile entegrasyon için uygun yazılım güncellemelerine sahip bir dijital ANS/KKS sistemine sahip F-16’lar tarafından atılabilmektedir.

TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilip, 2015 yılından itibaren seri üretimi yapılarak teslim edilmeye başlanan ve yüksek irtifadan atıldığında 15 deniz mili (28 km) menzile ulaşan HGK (Hassas Güdüm Kiti) ile yurtdışından temin edilen mühimmatlara göre daha düşük maliyetle envanterdeki Mk-82/83/84/NEB serbest düşüşlü bombaları “akıllı” mühimmata dönüştürmektedir. Böylece mevcut bombalar, her türlü hava koşulunda, gündüz/gece uzak mesafeden atıldığında bile yüksek hassasiyetli vuruş yeteneği kazanmakta ve F-16 (PO III) ile F-4E 2020 uçaklarımızın tehlikeli bölgeye yaklaşmadan, güvenli bir şekilde görevlerini tamamlamalarını sağlamaktadır.

HGK-83, hgk güdüm kiti, hassas güdüm kiti, hassas güdüm kiti-83, hgk-83 güdüm kiti

Kabiliyetleri:

  • Uçuş sırasında yeniden hedef belirleme
  • Elektronik karıştırmaya dirençlilik
  • Tüm hava koşullarında çalışma
  • Düşük ikincil hasar
  • Lazer Arayıcı Başlık ile hareketli hedeflere karşı da kullanım (Mk-84)
  • BRU-57 adaptörü ile çoklu atım (Mk82/83)

AGM-154 JSOW

ABD Raytheon şirketi tarafından Amerikan Hava ve Deniz Kuvvetleri için üretilen AGM-154 JSOW, bırakıldığı irtifaya göre 100+ km menzilli, deniz ve kara hedeflerine karşı kullanılabilen ve içinde kullanım amacına ve/veya hedefe göre birkaç farklı etkili patlayıcı/mühimmat taşıyabilen, yaklaşık 4 metre uzunluğunda, 1.000 lb sınıfında (453 kg), gece ve olumsuz hava şartlarında kullanıma imkan veren KKS/ANS güdümlü (C-1 modelinde terminal IR görüntüleme ve veri bağlantısı da bulunmaktadır), atıldıktan sonra JDAM’dan farklı olarak üstünde bulunan “kanatların” açılması ve hareketli kuyruk kanatları sayesinde hedefe süzülerek giden bir mühimmat ailesidir.

JSOW programının geçmişi, 1986 yılında Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafından, lazer güdümlü Paveway serisi bombalar, AGM-123 Skipper II ve AGM- 65E Maverick gibi silahlar yerine, yeni kısa menzilli, hassas güdümlü saldırı silah geliştirmek için başlatılan AIWS (İleri Tecrit Silah Sistemi) programına dayanmaktadır.

Program ile hedeflenen, bir lazer işaretleyicisi, veri bağlantısı veya atış sonrası hedef belirlemesi olmaksızın hassas güdümlü ateşle ve unut silahını geliştirmekti. AIWS geliştirme projesi, Haziran 1992’de AGM-154A silahı için bir sözleşme imzalayan Texas Instruments (şimdi Raytheon) tarafından kazanıldı. Aynı yıl, AIWS programı Hava Kuvvetleri destek silahları programları ile birleştirildi ve JSOW olarak yeniden adlandırıldı.

JSOW’dan, düşük irtifadan atıldığında en az 9 km menzil, düşük maliyet ve düşük ağırlığa sahip mühimmat gereksinimlerini karşılaması yanında AIWS programı isterlerine ek olarak atıştan sonra kilitleme (LOAL) kabiliyeti de isteniyordu.

JSOW’un farklı tür hedeflere karşı kullanılabilen bir mühimmat ailesi olduğundan bahsetmiştim. Texas Instruments tarafından ailenin ilk üyesi olan KKS/ANS güdümlü AGM-154A “süzülme bombası” tasarlanarak, ilk güdümlü düşüşü Aralık 1994’te gerçekleştirildi ve Şubat 1997’de ABD Donanması’nın operasyonel değerlendirme sürecinin başlamasını takiben 1999 yılında AGM-154A’nın seri üretimi başladı.

AGM-154 A/B/C olmak üzere 3 farklı modeli bulunan JSOW’un A modelinde, geniş alana yayılmış hafif zırhlı/zırhsız araçlar, hava savunma sistemleri ve personel gibi nispeten “yumuşak” hedeflere karşı kullanılmak üzere 145 adet BLU-97/B Bombacığı taşınmaktadır. Ailenin 3. üyesi olan C modeli, endüstriyel tesisler, lojistik sistemler ve sertleştirilmiş taktik hedefler gibi sabit nokta hedeflerine karşı etkili, 246 kg’lık patlama / parçalanma / nüfuz edici özelliği bulunan savaş başlığı içermektedir. C modelinin, diğer modellerde de olduğu gibi GPS/INS güdüm sistemine ek olarak “Terminal IR Tarayıcı ve Link-16 Veri Bağlantısı” eklenmesi suretiyle “deniz hedefleri” gibi hareketli hedeflere karşı kullanılabilen C-1 modeli de geliştirilmiştir.

KGK

Türk Hava Kuvvetleri’nde JSOW ve Kanatlı Güdüm Kiti Projesi

Türk Hava Kuvvetleri’nin gerek Kaza-Kırım geçiren uçaklar yerine alınan F-16 C/D Blok 50+ ve CCIP modernizasyonu ile Blok 50 seviyesine çıkartılan uçakların vurucu gücünü arttırmak üzere, ABD’den tedarik edilen AGM-154 A-1 ve C modeli JSOW mühimmatları envanterimize girmiştir.

Bununla beraber yurtdışından tedarik edilen güdümlü mühimmatların yaşanabilecek tedarik sorunlarına karşı ve daha ucuza üretimi için yapılan çalışmalar arasında JSOW ile benzer özelliklere sahip TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirme çalışmaları devam eden Kanatlı Güdüm Kiti projesi bulunmaktadır.

F-16 Blok 40 ve F-4E 2020 uçaklarında kullanılabilen Kanatlı Güdüm Kiti (KGK) ile mevcut güdümsüz Mk-82/83 genel maksat bombaları, KKS/ANS güdümlü ve gövdeye eklenen kanat sistemi sayesinde gece/gündüz ve olumsuz hava koşullarında, 10 km irtifadan atıldığında 100 km’nin üzerinde menzile ve hassas vuruş yeteneğine sahip akıllı mühimmatlara dönüşmektedir.

KGK itkisiz bir mühimmat olmasına rağmen, gövdenin üzerinde bulunan kanatlar ve kuyruk kanatları sayesinde havada süzülerek hedefe 10-80 derece açılarda ve KKS/ANS güdümünde 10 metre altında CEP değeri ile isabet sağlayabilmektedir.

LAÇİN Kızılötesi Arayıcı Başlıklı (IIR) Güdümlü Bomba Projesi

ROKETSAN, Ocak 2019 itibariyle pilotun Veri Bağı ve Görüntüleyici Kızılötesi Arayıcı Başlık (IIR) aracılığıyla döngüde olduğu LAÇİN Güdüm Kiti’nin geliştirme çalışmalarına başladı.

Mk-81/82 serbest düşüşlü bombalar ile uyumlu olarak AÖB, AÖB+KKS, AÖB+KKS+TAB güdüm modlarında çalışabilecek LAÇİN Güdüm Kiti’nin kontrolü için ayrıca LAÇİN POD geliştiriliyor. Kontrol uçağına kendisini AGM-65 Maverick Füzesi olarak tanıtacak olan LAÇİN POD’un (L-POD) içinde, LAÇİN mühimmatı üzerinde eşleniği olan “RS Veri Bağı Birimi” ve bulunduğu uçakla iletişimi sağlayan “Laçin Arayüz Birimi” bulunmaktadır.

LAÇİN Güdüm Kiti, ROKETSAN tarafından geliştirilen TEBER Güdüm Kiti’nden elde edilen tecrübelerle azami 40.000ft (12km) bırakma irtifasından mağaralar, sabit ve hareketli hedeflere karşı kullanması planlanarak geliştirilmektedir.

Faydalı Bağlantılar:


Kaynak: SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu