Havadan Havaya Füze ve Türkiye

Roketsan-ATMACA-Banner

Günümüz modern muharebe sahasında hava kuvvetlerinin kapsamı oldukça genişlemiş durumdadır. Bunun birçok sebebi vardır. Birkaç örnek vermek gerekirse; uçaklarının tiplerinin ve görev tanımlarının değişmesi ve gelişmesi, ilk jet motorlu uçaklardan günümüze kadar teknolojinin kat etmiş olduğu mesafe ve uçaklarda kullanılan ve günden güne genişleyen silah yelpazesi örnek olarak sayılabilir.

Bu yazımızda muharip jet uçaklarının kullanmış olduğu silah sistemlerinin içerisinden spesifik olarak havadan havaya atılan güdümlü füzelerden bahsedeceğiz…

STM Banner

İlk paragrafta söylediğimiz gibi modern muharebe sahasında hava kuvvetleri oldukça büyük bir alan kaplamaktadır. Bunun birçok sebebi vardır. Bunlardan birisi de hava kuvvetlerinin oldukça geniş bir silah yelpazesine sahip olması ve dolayısıyla oldukça geniş bir alanda etkinlik göstermeye muktedir olmasıdır. Söz gelimi bir savaş uçağı ile düşman kuvvetlerine ait başka hava araçlarını düşürebilirsiniz. Yine bir savaş uçağı ile düşman kuvvetlere ait dinamik veya statik kara hedeflerini hassas şekilde bombalayabilirsiniz. Yine aynı şekilde düşman kuvvetlerine ait bir gemiye saldırı yapabilirsiniz. Görüldüğü üzere; genel kabul edilen 3 ana kuvvet yapılanmasının tamamına, hava gücü ile etki edilebilir. Tabii ki karadan denize, karadan havaya, denizden havaya, denizden karaya, denizden denize gibi çeşitli fraksiyonlar da mevcuttur.

Türk hava kuvvetleri envanteri, Türk Hava Kuvvetleri uçak sayısı, Türkiye savaş uçağı sayısı 2020, f 16 sayısı, f 4 sayısı, envanterdeki savaş uçakları
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16 ve F-4E savaş uçakları

Hava Hava Muharebeleri

An itibariyle içinde bulunduğumuz zamana kadar teknolojinin çağ üstüne çağ atlaması sayesinde hava-hava muharebeleri de oldukça büyük paradigma değişimlerine sahne olmuş, temelinde “it dalaşı” kavramı ile başlayan bu süreç günümüz itibariyle ise onlarca kilometrelik mesafelerden gerçekleşen, pilotaj kabiliyetinin yanında teknolojik kabiliyetlerin yarıştığı bir alan haline gelmiştir. (Tüm bu değişim ve gelişimlere rağmen hava savaşı muhteviyatında halen daha it dalaşı konusunu da ihtiva etmektedir.)

2’nci Dünya Savaşı yıllarında düşman hava güçleri arasında it dalaşları yaşanır, bu çatışma ortamında uçaklar birbirlerinin arkasına geçmek suretiyle makineli tüfeklerle birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırlardı. Soğuk savaş dönemine gelindiğinde ise havadan havaya füzeler kullanıma alınmış ve hava savaşında yeni bir boyut açılmıştır. Sıkıcı olmamak adına hızlıca bir özet geçmek gerekirse ilk hava-hava füzesinin kullanılmasından bugüne kadar geçen süreçte farklı füzeler, farklı güdüm sistemleri, farklı menziller ve farklı atış parametreleri geliştirilmiştir ve günümüzde de halen bu gelişimler tüm hızıyla devam etmektedir.

Havadan Havaya Füzelerin Günümüzdeki Genel Durumu:

GÖKDOĞAN BVRAAM

2021 yılı itibariyle şöyle bir genel bakış attığımızda hava-hava füzeleri konsept anlamında görüş içi ve görüş ötesi olmak üzere 2’ye, güdüm teknolojileri olarak ise genel anlamda ısı güdümlü, yarı aktif radar güdümlü ve aktif radar güdümlü olmak üzere 3’e ayrılıyor. Isıya duyarlı füzeler günümüzde kızılötesi görüntüleyici arayıcı başlık kullanımı yönünde evrimleşmekte, yarı aktif radar güdümü askeri güç anlamında daha mütevazi ülkeler tarafından birincil silah olarak kullanılmakta, aktif radar güdümü ise veri bağı kabiliyetleri ile desteklenmeye çalışılmaktadır.

Bu füzeler hakkında genel bilgiler vermek gerekirse ısı güdümlü füzeler görüş içi denilen yakın mesafe çatışmaları için kullanılmaktadır. Manevra kabiliyetleri çok yüksektir. Menzilleri pek uzun değildir. Kaska monteli nişangah sistemleri sayesinde hedeflerine geniş açılardan kilitlenebilirler. Karşı tedbir olarak uçaklarda Flare denilen alev topları kullanılır.

Yarı aktif radar güdümlü füzeler daha genelde görüş ötesi menzilde kullanılır. Manevra kabiliyetleri ısı güdümlü füzeler kadar yüksek değildir ancak menzilleri çok daha uzundur. Çalışma mantığı belirlenen hedefe radar kilidi atmak ve daha sonra füzeyi uçağın radarından alınan bilgiye göre gütmektir. Eskimeye başlayan bir teknolojidir zira füze atışından füzenin hedefini imhasına kadar geçen sürede atılan kilidinin kırılmaması gerekir. Kilit kırıldığı takdirde füze işlevsiz hale gelecektir. Bu da kaçınma manevrası yapmayı kısıtlayarak aynı zamanda hedef olunmasına yol açmaktadır.

FOX

Aktif radar güdümlü füzeler ise yine görüş ötesi menzilden atılan, manevra kabiliyetleri çok düşük olmasa da genelde ısı güdümlü füze seviyesinde de olmayan, orta/uzun menzilli füzelerdir. Çalışma mantıkları yarı aktif radar güdümüne benzer olmasına rağmen kilit kırılması halinde füze işlevsiz hale gelmez. Kendi radarının tarayabildiği sektör içerisinde bir hedef varsa bu hedefe kendileri kilitlenebilirler. Bunun dışında kilit kırılmadığı takdirde de yine füze hedefine belli bir yakınlığa ulaştığında kendi radarı ile kilitlenir. Bu duruma da çokça duyulan “pitbull” denir.

Havadan havaya füzeleri genel geçer bir şekilde tanıdıktan sonra önemli olduğunu düşündüğüm “menzil” konusuna da değinmekte fayda görüyorum.

Hava Hava füzelerinin menzilleri neden net değildir?

Havadan havaya füzelerin menzilleri konusunda bazı sayısal değerler dillendirilmekle birlikte füzelerin üreticileri tarafından bu değerler net bir şekilde açıklanmaz. Bu tür füzelerin menzili konusunda 2 farklı alt başlık mevcuttur. Bunlar maksimum uçuş menzili ve etkili menzildir. Dikkate alınması gereken menzil değeri ise etkili menzildir ve bu değer çok büyük değişkenlikler gösterebilir.

Havacılıkta hız ölçütü olarak MACH birimi esas alınır. Mach birimi füzelerin veya uçakların hızının ses hızına oranıyla ölçülen bir değerdir. 1 Mach ses hızı olarak kabul edilir ve deniz seviyesinde yaklaşık 343 m/sn yani 1235 km/s olarak ölçülür. Ancak irtifa arttıkça hava yoğunluğu ve sıcaklık gibi etmenler azaldığı için ses hızında da azalma meydana gelir. Örneğin 40.000 feet yani 12 km irtifada ses hızı 1060 km’ye gerileyebilir. Yani deniz seviyesindeki 1 Mach ile 40.000 feet irtifadaki 1 Mach aynı değildir. (Bu değerler sıcaklık gibi diğer hava koşullarına göre de değişiklik gösterir.) Dolayısıyla maksimum hızı 2 Mach olan bir uçağın kilometre cinsinden hızı mutlak bir kesinlik içermez. Aynı şekilde örneğin 4 mach hızında uçan bir füzenin de yine kilometre cinsinden hızını net olarak bilemeyiz. Mach’a göre yapılan ölçümler farklı ortam koşullarında değişiklik gösterdiği için uçaklarda veya füzelerdeki Mach cinsinden belirtilen değerler yaklaşık değerler olarak kabul edilir.

Mach

Şimdi bu bilgiler ışığında bir hava-hava füzesinin menzilinin neden çok değişken bir yapıya sahip olduğunu daha anlaşılır şekilde inceleyebiliriz.

Bir hava-hava füzesinin menzili genel itibariyle: atış yapıldığı anda sahip olduğu ilk hıza, atış yapıldığı anda bulunduğu irtifaya ve bu irtifadaki hava koşullarına, motorunun kaç saniye çalıştığına ve ne kadar güç üretebildiğine ve hedefinin izlediği rotaya ve buna göre füzenin yapmış olduğu hareketlere bağlıdır.

İlk Hız: Füzenin hava aracından bırakılması esnasında sahip olduğu ilk hız değeridir. Yani hava aracı ne kadar hızlı olursa füzenin sahip olacağı ilk hız o kadar yükselir. Bunun yüksek olması füzenin menzilini artıracak bir etki gösterir. 1 Mach’ın üzerindeki hızlarda atış yapmak füzenin ses duvarını delmesi esnasında harcayacağı enerjiden de tasarruf edilmesini sağlar.

İlk İrtifa: Deniz seviyesinden yükseldikçe maddesel ortam azalır. Bu sebeple füzenin atıldığı irtifanın yüksek olması füzenin karşılaşacağı hava sürtünmesini azaltacağından dolayı füzenin enerjisini daha uzun süreli korumasına ve dolayısıyla menzilin uzamasına olanak sağlar. Ayrıca füzenin yukarıdan aşağıya doğru hareket yapacak olması da yer çekimi kuvveti dolayısıyla pozitif bir etkiye sahip olur. Bunun tam tersi olarak düşük irtifadan yüksek irtifadaki bir hedefe füze atışı yapmak füzenin yer çekimine karşı koyması dolayısıyla menzil konusunda negatif bir etkiye sebep olur.

Motor: Füzenin motorunun çalıştığı süre ve bu süre zarfında üreteceği güç füzenin menzili için son derece önemlidir. Çünkü havadan havaya füzelerin motorları genelde birkaç saniye aralığında çalışmaktadır. Füzeler tüm hareketlerini bu birkaç saniye içerisinde kazandıkları enerji ile yaparlar. Bu sebeple motorun hem olabildiğince fazla güç üretmesi hem de olabildiğince uzun süre çalışması menzil değerine pozitif etki yapar.

Manevra: Günümüzde Hava-Hava füzelerinin manevra kabiliyetleri uçaklara oranla daha yüksek olmasına karşın genelde füzelerin sürdürülebilir bir itki sistemi olmaması dolayısıyla olabildiğince az manevra yapması yani hedefine doğru düz bir şekilde uçması istenir. İrili ufaklı fark etmez yapılacak her türlü manevra füzenin enerjisini azaltacağından dolayı menzil değerine olumsuz etki yapar.

Hedefin pozisyonu: 2 uçağın birbiri ile arasındaki pozisyon füzenin etkili menzili konusundaki en önemli değişkenlerden biridir. Örneğin 2 uçağın kafa kafaya yaklaştığı bir pozisyonda bağıl hızın yüksek olmasından dolayı uçaklar birbirine çok daha uzun menzillerden füzelerini atabilecekken, bir uçağın diğerini kovaladığı senaryoda bağıl hız düşük hatta belki negatif olduğu için füzenin etki alanı daralacaktır.

AIM-120-AMRAAM

Bu bilgiler ışığında şu sonuçlara ulaşmak mümkündür:

– 2 aynı füzeyi aynı uçaktan aynı irtifada fakat farklı hızlarda attığımız takdirde, hızı daha yüksek olanın menzili daha yüksek olacaktır.

– 2 aynı füzeyi aynı uçaktan aynı hızda fakat farklı irtifalarda attığımızda, irtifası yüksek olanın menzili daha yüksek olacaktır.

– Motorlarının itki gücü ve çalışma süresi birbirinden farklı olan 2 füzeyi aynı uçaktan aynı hızda ve aynı irtifada attığımızda; ortalama hızı daha yüksek olan, daha yüksek enerjisi olan füzenin menzili daha uzun olacaktır.

– Aynı uçaktan, aynı irtifa ve aynı hızda atılan, birbirinin aynısı 2 füzeden hedefine doğru ilerlediği sırada keskin dönüşler yapmak durumunda kalan füzenin menzili daha kısa, hedefine doğru uçarken daha az manevra yapan füzenin menzili ise daha uzun olacaktır.

Buna ek olarak:

– Birbiri ile hava muharebesine girmiş olan 2 uçağın birbirlerine karşı olan pozisyonları yani füze atışı esnasında 2 uçak arasındaki bağıl hızın seviyesi füzenin etki alanını artırır ya da azaltır.

– Uçakların ivmelenme, maksimum hız ve manevra kabiliyetleri ile füzenin etki alanı dışına kaçabilme potansiyelleri füzenin etki alanını artırır ya da azaltır.

Tüm bu bilgileri harmanlayarak bir senaryo ortaya koyduğumuzda:

(Sayılar afakidir) Birbirlerine doğru kafa kafaya yaklaşan 2 F-16 uçağı olsun. Bu uçaklardan biri 40 bin feet irtifada ve 600 knot süratte iken, diğeri 18.000 feet irtifada ve 700 knot süratte olsun (dolayısıyla bağıl hız yüksek olmuş olsun). Uçaklar arasındaki mesafe atış anında 120 km civarında olsun. Bu uçaklardan yüksek irtifada bulunan F-16’dan diğer F-16’ya 1 adet AIM-120C AMRAAM füzesi ateşlenecek olsun.

Bu senaryoda AMRAAM füzesinin hedefindeki diğer F-16 uçağına karşı etkili menzili belki 120 km’dir. Yani 120 km’lik bir mesafeden bu füze bu uçağı etki altına alabilecektir.

Hava Hava Füzesi 2

Bunun tersi bir senaryoyu da kurgulayarak anlatımı pekiştirelim. Biri diğerini kovalayan 2 F-16 uçağı olsun. Bu uçaklardan önde olan 40 bin feet irtifada ve 600 knot süratte iken, arka tarafta bulunan uçak 6.000 feet irtifada ve 280 knot süratte olsun. Uçaklar arasındaki mesafe atış anında 25 km civarında olsun. Bu uçaklardan arkada bulunan F-16’dan öndeki F-16’ya 1 adet AIM-120C AMRAAM füzesi ateşlenecek olsun.

Böyle bir senaryoda ise az önce 120 km’den hedefini etki altına alabilecek olan aynı AMRAAM füzesinin, 25 km gibi bir mesafede bile güçlükle etkinlik sağlayacağını hatta belki de hiçbir etkinlik sağlayamayacağını söyleyebiliriz. (Yine sayılar afaki ancak mantığı anladıysak sıkıntı yok.)

Hava Hava Füzesi

İşte tüm bu sebeplerden ötürü havadan havaya füzelerin esasen net bir etkili menzili bulunmamaktadır. Çeşitli dijital kaynaklarda geçen füzelerin menzil bilgilerine de bu nedenle şüpheyle yaklaşmak gerekir. Çünkü yaptığımız inceleme ve kurduğumuz senaryolarda gördüğümüz üzere füzelerin etkili menzilleri çok fazla değişkene bağlıdır ve bu değişkenler menzil üzerinde çok ciddi farklara sebep olabilir.

Türkiye’nin mevcut hava-hava füze envanteri ve yerli çalışmalar:

Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde şuanda temelde 2 farklı havadan havaya füze tipi bulunmaktadır. Bunlar AIM-9 Sidewinder ve AIM-120 AMRAAM füzeleridir. Sidewinder füzeleri yukarıda anlatılan görüş içi ısıya duyarlı füze kategorisindedir. AMRAAM füzeleri ise görüş ötesi aktif radar güdümlü füze kategorisinde yer almaktadır. Sidewinder füzelerinin 4 farklı modeli (L/M, X Block I ve X Block II) envanter de bulunmaktadır. L/M modeli için açık kaynaklarda 200 sayısı telaffuz edilse de net sayı bilinmemektedir. AIM-9X Block I modeli 232 adet ve Block II modeli ise 117 adet sipariş verilmiştir. Özellikle AIM-9X sayesinde F-16 uçaklarımızın görüş içi angajmana girmek durumunda kaldıklarında elleri çok kuvvetli olacaktır. Nitekim 2013 yılında Suriye’ye ait bir Mi-17 Helikopterinin de bu füzeyle düşürüldüğü söylenmektedir.

AIM-9X, Hava Hava Füzesi, Görüş İçi Hava Hava Füzesi, WVRAMM, BOZDOĞAN Füzesi,
AIM-9X

Görüş ötesi hava-hava füze envanterimizi ise an itibariyle AMRAAM füzeleri oluşturmaktadır. AMRAAM füzelerinin AIM-120B ve AIM-120C7 olmak üzere 2 farklı modelini kullanıyoruz. Bu füzelerin nispeten daha eski modellerinin envanter bilgileri de tıpkı Sidewinder füzeleri gibi net olarak bilinmemektedir. Açık kaynaklarda yaklaşık 140 adet AIM-120B AMRAAM füzesinin envanterde olduğu dile getirilmesine karşın bazı araştırmacılar bu sayının çok daha yüksek olduğunu söylemektedir. AIM-120C7 sayısının ise yaklaşık 240 adet civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu füzelerle de Suriye ve Rusya’ya ait Su-24, Mig-23 ve L-39 tipi uçaklara angaje olunmuş ve 2014, 2015 ve 2020 yılında ilgili ülkelerin ilgili uçakları Türk hava sahasını ihlal etmeleri sebebiyle düşürülmüşlerdir.

Rus Uçağı

Yabancı muadillerinin yanı sıra Türkiye kendi hava-hava füze projelerini çoktan başlatmış ve bu kapsamda ilk ürünler olan BOZDOĞAN ve GÖKDOĞAN füzeleri basına tanıtılmıştır. Hatta çok taze bir gelişme olmak üzere BOZDOĞAN füzesi henüz birkaç gün önce bir F-16 uçağından ilk defa fiili olarak ateşlenmiş ve hedefini başarıyla imha etmiştir.

BOZDOĞAN füzesi AIM-9 Sidewinder füzelerinin muadili, GÖKDOĞAN ise AIM-120 AMRAAM füzelerinin muadili olacak şekilde TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilmektedir. BOZDOĞAN füzesi IIR yani Kızılötesi Görüntüleyici Arayıcı Başlığa sahiptir. 25 km menzile ve 4 mach hıza ulaşabileceği açıklanmış olsa da yukarıda bu değerlerin artı veya eksi yönlü değişebileceğinden bahsetmiştik. GÖKDOĞAN füzesi ise AR yani Aktif Radar güdümlü bir füzedir ve muhtemelen 4 Mach hıza sahip olmanın yanı sıra 65 km’lik bir menzile sahip olacaktır.

BOZDOĞAN Füzesi - 2
BOZDOĞAN Füzesi

Özellikle AIM-120 AMRAAM füzelerinin sayısının az oluşu dikkat çekicidir. AIM-9 Sidewinder füzeleri de ona keza nispeten daha iyi sayılarda olsa da “bol bol” bulunmadığı gözlemlenebilir. Bu kapsamda SAGE tarafından geliştirilmekte olan GÖKTUĞ füze ailesinin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğu da anlaşılmaktadır. Türkiye’nin böylesine ileri teknoloji bir füze ailesini tamamen kendi imkanları ile geliştirmesi, birbirinden farklı çok sayıda alanda pozitif etkiye sebep olacaktır. Bunlardan hemen akla gelen birkaç tanesini örnek vermek gerekirse:

1) Ambargo tehditlerinin ortadan kalkması. Yani istendiği zaman istenen miktarda füzenin üretilip TSK envanterine kazandırılabilecek olması.

2) Ambargoyla karşılaşılmayacak olunsa dahi yabancı üretim füzelerin maliyetlerinin çok yüksek olması dolayısıyla yerli üretimin potansiyel olarak daha ucuza gerçekleşmesi. (Geçtiğimiz yıllarda 145 adet AIM-120C7 füzesi için toplamda 320 milyon dolar fiyat biçildi. Füze başı 2,2 milyon dolar demek bu.)

GÖKTUĞ

3) Ürünün Türkiye’ye özgü olması dolayısıyla zayıf yönlerinin yine yalnızca Türkiye tarafından bilinmesi. Başka ülkelerin “tehdit kütüphanelerinde” bu füzelere ait verilerin bulunmayacak olması. Yani elektronik karıştırmalara karşı yabancı muadillerine göre daha bilinmez ve dolayısıyla daha dirayetli bir yapıya sahip olması.

4) Ürünün üzerinde yer alan “kurcalama” hakkımız sayesinde sınırsız bir geliştirme potansiyeline sahip olunması.

5) Kullanılan teknolojilerin başka daha yüksek teknolojilere bir basamak durumu teşkil etmesi. Bu sayede birçok teknolojik kazanım elde edilmiş olması.

6) İhraç potansiyeli dolayısıyla satış yapılıp ülkeye katma değer sağlaması.

Şeklinde bir liste oluşturulabilir.

Sonuç:

Günümüz modern muharebe sahasının temel taşlarından biri olan savaş uçaklarının en kritik ve en stratejik silahlarından birisi hava-hava füzeleridir. Savaş uçaklarını bir tabanca/tüfek olarak düşünürsek havadan havaya füzeleri de mermiler gibi düşünmemiz gerekir. Nasıl ki mermi olmadan silahın/tüfeğin olması bir şey ifade etmiyorsa hava-hava füzelerin önemi ve değeri de bu şekildedir. Bu füzelerin teknolojik kabiliyetleri, menzilleri, vuruş oranları ve karıştırma ve saptırma sistemlerine karşı dayanıklılığı büyük önem arz etmekle birlikte arka planda büyük teknolojik atılımlar barındırmasıyla da üzerinde çalışılan projelerin değerini artırmaktadır.

ÖNERİLEN İÇERİK: BOZDOĞAN Hava Hava Füzesi’nin teknik özellikleri açıklandı


Abdullah Bekci / SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu