Erişimi Engelleme-Bölgeden Men Etme (A2/AD) Stratejisi

Roketsan-ATMACA-Banner

Dünya genelindeki süregelen güç mücadelesinde, güç merkezleri bir kaynağı ya da bölgeyi kontrol etme, kullanma eğiliminde iken ve/veya kendisi kontrol edip kullanmasa bile karşı gücün de kaynaklara ve bölgeye askeri, siyasi, ekonomik, sosyolojik, coğrafi olarak ulaşmasını, kullanmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu basit tanımlama, günümüzde askeri anlamda “A2/AD” yani “Erişimi Engelleme – Bölgeden Men Etme” stratejisi olarak bilinmektedir.

Tarih boyunca krallıklar, devletler her zaman rakiplerinin topraklarına yaklaşmasını ve bölgelerine saldırmasını önlemeye ya da halkını ve çıkarlarını korumak için bu tür saldırgan eylemlerde bulunmalarını engellemeye çalıştılar. Kaleler, hendekler, duvarlar (Çin Seddi), savunma hatları (Maginot Hattı, Atlantik Duvarı) inşa ettiler ve şimdi düşmanların hareket özgürlüğünü ve operasyonel erişimini zayıflatmak için A2/AD yetenekleri inşa ediyorlar.

STM Banner

Yakın geçmişte yaşanan 1995-1996 Tayvan Krizi ve 2001 Hainan Adası Krizi sonrası, Çin de bir A2/AD stratejisi geliştirmeye başladı. Bununla birlikte Pasifik’teki ABD-Çin mücadelesinde, Çin’in Güney Çin Denizi’nde uygulamaya koyduğu bu stratejinin benzerini Rusya da uygulamaya başladı.

Rusya, Soğuk Savaş sonrası kayıplarını telafi etmek ve tampon bölge/bölgeler oluşturmak için Suriye dahil Karadeniz’den Kuzey Kutbu’na kadar olan hat üzerinde ve çevresinde, NATO’nun doğu ve güney kanatlarındaki güvenlik ortamı için tehlikeli ve agresif askeri faaliyetler uygulamaktadır.

Anti Access ya da Erişimi Engelleme; karşıt bir gücün operasyonel bir alana girmesini önlemek için tasarlanmış, genellikle uzun menzilli eylemleri ve yetenekleri ifade eder. Erişim Engelleme eylemleri, ağırlıklı olarak hava ve denizden yaklaşan kuvvetleri hedefleme eğilimindedir, ancak aynı zamanda onları destekleyen siber, uzay ve diğer kuvvetleri de hedefleyebilir.

Area Denial ya da Bölgeden Men Etme ise karşıt bir gücü dışarıda tutmak için değil, faaliyet alanı içinde hareket özgürlüğünü sınırlamak için tasarlanmış, genellikle daha kısa menzilli eylemleri ve yetenekleri ifade eder. Bölgeden Men Etme, kara kuvvetleri de dahil olmak üzere tüm alanlardaki kuvvetleri hedefler.

Erişimi Engelleme ve Bölgeden Men Etme arasındaki ayrım katı olmaktan ziyade görecelidir ve her iki amaç için de birçok yetenek kullanılabilir. Örneğin, kıyı sularında AD görevi gören bir denizaltı, uzak devriyede kullanıldığında A2 görevi yapabilir.

Belirtilen tanımlarda görüldüğü gibi Erişimi Engelleme (A2) yetenekleri, herhangi bir düşmanın bir operasyon alanına girmesini engellemeyi veya caydırmayı amaçlarken, Bölgeden Men Etme (AD) yetenekleri, bir operasyon alanındaki manevra özgürlüğünü engellemek veya azaltmaktır. Genel olarak A2 özellikleri, AD özelliklerinden daha uzun aralıklara sahiptir. Erişimi Engelleme (A2) yetenekleri, hem Bölgeden Men Etme (AD) hem de Erişimi Engelleme (A2) amaçları için kullanılabileceğinden, Bölgeden Men Etme (AD) özelliklerini de kapsar.

Bu strateji, düşman / potansiyel düşman gücünü caydırmayı veya önlemeyi ve sınırların yakınında eylemler gerçekleştirememesini sağladığı gibi A2/AD yeteneklerinin doğası gereği saldırgan amaçlarla kullanılmak için de yüksek potansiyele sahiptir. A2/AD yetenekleri / araçları, sadece askeri değil politik gücü de içerir.

A2/AD yetenekleri / araçları konvansiyonel ve gayri nizami harp yöntemlerinin / araçlarının birlikte kullanımını sağlayan ve gerektiren yeni bir harp türünü ortaya çıkarmıştır.

 

Ağ Bağlantılı Muharebe ve Muhabere gerektiren A2/AD içinde aşağıdaki unsurlar bulunur veya bulunmalıdır.

  • Modern avcı / saldırı uçakları ile sabit ve mobil yüzeyden havaya füzelerden, kıyı savunma sistemlerinden oluşan çok katmanlı entegre hava savunma sistemleri (IADS),
  • Kara ve deniz hedeflerine karşı çoklu hava, deniz ve yüzey konuşlu platformlardan fırlatılabilen seyir ve balistik füzeler,
  • Uzun menzilli topçu ve çoklu namlulu roket sistemleri (MLRS),
  • Süpersonik gemi savar seyir füzeleri ve gelişmiş torpidolarla donatılmış dizel ve nükleer denizaltılar,
  • Balistik füze denizaltıları (SSBN),
  • Gelişmiş deniz mayınları
  • Kinetik ve kinetik olmayan uydu savar silahlar ve uzaydan gözetim,
  • Gelişmiş siber savaş yetenekleri,
  • Elektronik harp yetenekleri,
  • Çeşitli ISR ​​sistemleri,
  • Hava, yüzey ve deniz altı bölgelerini kapsayan kapsamlı keşif ve gözetleme ağı,
  • Savaş ağının çeşitli sistemlerini birbirine bağlayan fiber optik komut ve kontrol (C2) ağları,
  • Özel Kuvvetler vb.

Bu kabiliyetlerle ülkeler, kuvvetlerinin bulunduğu sahada veya kendi hava sahaları üzerinde, hava kuvvetleri ve bütünleşik hava savunma sistemleri kullanarak hava üstünlüğünü elde edebilir ya da bir denge sağlayabilirler. Özel kuvvetler, topçular (obüs vs), ÇNRA ve füzeler (SSM/ASM) kullanılarak düşmanın ileri konuşlu kuvvetleri hedef alınabilir ve harekat bölgesindeki giriş (çıkarma ise çıkış) noktalarına kuvvet aktarımı gerçekleştirilebilir. Ayrıca kara konuşlu ek kabiliyetler, ASCM (gemi savar seyir füzesi) ve ASBM (gemi savar balistik füze) kabiliyetleri, SLCM (denizaltı seyir füzesi) bulunduran denizaltılar, gelişmiş deniz mayınları, kıyı denizaltıları ve FAC (hızlı füze botları vb.) gibi unsurlarda kullanılabilir.

Deniz harbi özelinden değerlendirildiğinde erişimi engellemek ve men etmek, rakip güçlerin harekât sahasına intikalini ve konuşlanmasını kısıtlamak ve düşman bölgeye erişse dahi harekât icra etmesine engel olmak için kullanılan askerî yeteneklere atıfta bulunur. Bu durum çatışma sahası dışında herhangi bir bölgeyi kontrol etme, kullanma iddiasında olan tarafın rakibine karşı hedef bölgenin coğrafi, askerî, siyasi, ekonomik kaynaklarına ulaşmasını ve kullanmasını engellemek olarak da tanımlanabilir.

A2/AD gerçekte savaş tarihi kadar eski askeri kavramlar. A2/AD’nin en başarılı örneklerinden biri İngiliz ve Amerikan askeri strateji uzmanlarına göre Çanakkale savunması. Çanakkale savunmasında Türk ordusunun, denizde mayınlama ve engel koyma, karadan topçu ve klasik piyade silahları kullanarak Çanakkale boğazını dönemin en büyük donanmalarına karşı kapatması askerlik tarihinde A2/AD örneği olarak okutuluyor. 2. Dünya Savaşı sırasında görülen İngiltere’nin hava sahasını Alman uçaklarına kapattığı ‘Battle Of Britain’ da hava sahası hakimiyeti alanında örnek olarak gösteriliyor.

A2/AD Doktrini’nde Tarafların Durumu

Çin

Güney Çin Denizi’nde Çin’in uygulamaya koyduğu A2/AD önlemleri başta ABD ve bölgedeki müttefikleri nezdinde ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Çin, silahlı kuvvetlerini özellikle son yirmi yılda, endüstriyel casusluk da dâhil olmak üzere kendi çabalarıyla elde ettiklerini Batı ve Rusya’dan yapmış oldukları teknoloji transferiyle birleştirerek güçlendirmektedir. Çin donanması, Asya-Pasifik bölgesindeki konuşlu ABD donanma varlığına karşı mücadele etmek için gemi inşa çalışmaları, ağ destekli karaya konuşlu gemi savar, hava savunma, seyir ve gemi savar balistik füzeleri (1450+ km menzilli DF-21D) gibi hassas silah sistemleri koruması altında kıyıdan yüzlerce kilometrelik sahada faaliyet göstererek kendisinden daha üstün ABD Donanması’nı caydırmak ve yeri geldiğinde engellemek için gerek doğal adalarda gerekse suni olarak oluşturduğu adalarda inşa ettiği üslerle yoğun bir çaba içerisindedir.

Rusya Federasyonu

Rusya’nın, NATO’nun askeri üstünlüğünü dikkate alarak Suriye’den Kuzey Kutbu’nun ucuna kadar uzanan hatta Baltık (Kaliningrad Oblast), Karadeniz (Kırım), Doğu Akdeniz (Tartus), Lazkiye (Suriye) ve Arktik etki alanlarında yerleşip A2/AD yeteneklerini geliştirmek ve bu yapıyı konuşlandırdığı sahalarda stratejik etkiyi en üst düzeye çıkarmak için göze çarpan atılımlar yaparak pek de örneği görülmemiş boyutta bir askeri hareketlilik ve caydırma profili izlemektedir.

Rusya son yıllarda, Kaliningrad Üssü ile Polonya ve Litvanya hava sahasını tam olarak “no go” bölge haline getirme çabasının yanında Karadeniz’i denizden tamamen, hava sahasını da % 50 oranında A2/AD şemsiyesi altına almak için Kırım Yarımadası’nda karaya konuşlu, mobil deniz ve hava savunma sistemleri yerleştirme çalışmalarına devam etmektedir. Bunun dışında Karadeniz Filosu’na ev sahipliği yapan Sivastopol Rusya için hayati bir stratejik deniz üssüdür. Rusya’nın tarihsel deneyimleri, Doğu Akdeniz’e, Orta Doğu’ya, Güney Kafkasya’ya ve hatta Avrupa’nın geri kalanına gerektiğinde güç intikali gerçekleştirmenin Karadeniz’e hakim olmaktan geçtiğini göstermektedir. Suriye’deki Rus askeri operasyonlarına da en büyük desteğin Karadeniz Filosu unsurlarınca verilmesi de bu argümanı destekler mahiyettedir.

Rusya Karadeniz’de havadan ve denizden gelecek tehditlere karşı Kırım Yarımadası’nda oluşturduğu A2/AD yapısında erken uyarı radarları, ISR (istihbarat, gözetleme, hedefleme ve keşif) ve Krasukha elektronik harp sistemlerinin desteklediği 2,5 mach sürate ve 300-350 km menzile sahip P-800 Oniks gemi savar füzesi kullanan Bastion-P füze sistemi, bölgenin hava sahasını koruyan Pantsir-S1 ve S-300/400 hava savunma füze sistemleri ile nükleer savaş başlığı da takılabilen 500 km menzili,  İskander-M (SS-26) taktik balistik füze sistemi de yer alıyor. Oluşturulan bu yapı Rusya’nın Karadeniz Filosu’na, bölgede yaşanacak muhtemel çatışmada,  karada konuşlu gemi savar ve hava savunma sistemleri ve hava filonun korumasını sağlayacağı gibi filoya düşmanla daha elverişli şartlarda çatışmaya girme imkânı da sağlayacaktır.

Ayrıca bölgede Su24-25-27-30-34 savaş uçakları, saldırı ve nakliye helikopterleri ile ~30.000 kişilik zırhlı ve mekanize birlikler de dahil kara gücü de görev yapıyor.

Suriye’de 2011 yılında başlayan İç Savaş nedeniyle Esad Rejimi ve Suriye ordusunu desteklemek için Rusya, 2015 yılından itibaren sağladığı askeri destek ile savaşa müdahil olmuştur. Lazkiye yakınlarındaki Humeymim Hava Üssü’ne SU-24-30-34-35 gibi savaş uçakları ile saldırı ve nakliye helikopteri konuşlandırılmış; ayrıca Doğu Akdeniz’deki donanma unsurlarına 49 yıllığına bedelsiz kullanım hakkı ile liman imkanı sağladığı Tartus deniz üssünden Suriye’ye askeri malzeme ve araçlar nakliye etmektedir.

Tartus, kuzeyindeki Hımeymim Hava Üsü ile birlikte Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki askeri varlığının ana merkezlerini teşkil etmektedir. Gerek Tartus’taki S-300 hava savunma sistemi ile Akdeniz Görev Gücüne ait gemilerin sahip oldukları Oniks ve Kalibr uzun menzilli gemisavar ve seyir füzeleri, gerekse Hımeymim üssüne konuşlandırılan Pantsir-S1, TOR-M2, S-400 hava savunma ve Krasukha EH sistemleri ile Rusya, Doğu Akdeniz’de Suriye’den Girit’e kadar uzanan bölgede bir A2/AD sahası kurmuştur.

Türkiye’nin A2/AD Kapasitesi ve Projeleri

Kara veya denizde herhangi başarılı bir askeri operasyon yapılacaksa, mutlaka o bölge üzerinde hava sahasının kontrolünü sağlamak gerekir. Hava sahası hakimiyeti olmadan yapılan operasyonun acı sonuçları olabileceğini, 28 Şubat 2020’de 33 şehit ve 32 yaralı verdiğimiz İdlib’deki konvoyumuza yapılan hava saldırısında gördük. Bölgeye gönderdiğimiz birliklere Rusya’nın, İsrail’in istediği zaman girip operasyon yapabildiği Suriye hava sahasına uçaklarımızı sokmamıza izin vermemesi nedeniyle karadan top ve füze sistemlerimiz ile destek verebildik. Hava savunma şemsiyesi olmayan birliklerimiz de Suriye (ve belki Rus uçakları da) uçakları tarafından bombalandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri 80’li yıllardan itibaren modernizasyon çalışmaları yürütmektedir. Bu kapsamda özellikle 1. Körfez Savaşı sonrasında envanterdeki Nike Hercules gibi eski teknoloji ürünü sistemlerin yerine Patriot hava ve füze savunma sistemi tedariki gündeme geldiyse de girişimler politik ve ekonomik nedenlerle olumlu sonuçlanmamıştır. Benzer şekilde kısa ve orta menzilli hava savunma sistemlerinin tedarikine yönelik projeler uzun yıllar sonuçlandırılamamıştır. İhtiyaçlar 2. el olarak tedarik edilip modernize edilen Rapier (ABD’nin devrettiği sistemler) ve I-HAWK sistemleri ile giderilmeye çalışılmıştır.

Ankara-S-400-testi
Türkiye’ye ait S-400 bileşenleri ve F-16 savaş uçağı

Uzun menzilli hava savunma füze sistemi tedariki için açılan ihalede seçilen Çin FD-2000 sistemi alımı anlaşmasının da iptalinin sonrasında Rusya’dan halen eğitim faaliyetleri devam eden S-400 hava savunma sistemi tedarik edilmiştir.

Yurtdışından hava savunma sistemi tedarikinde yaşanan zorluklar nedeniyle ihtiyacın yurtiçi geliştirme şeklinde sağlanması çalışmaları kapsamında üretilen ve saha testleri devam eden Hisar-A ve Hisar-O hava savunma füze sistemlerimiz yakında aktif kullanıma girecektir. Hisar projesi daha uzun menzilli U/Siper sistemi geliştirme süreci ile devam etmektedir. Ayrıca yine Aselsan tarafından geliştirme süreçleri devam eden Radar projeleri ile Hisar sistemleri ve E-7T HEİK ile F-16 uçaklarımız ağ bağlantısı üzerinden entegre olarak hava resminin oluşturulması ve hava sahamızın korunmasında birlikte kullanılabilecektir. Bunlara ek olarak stand alone çalışma şeklinde de olsa S-400 sistemi yerli hava savunma sistemlerimizin koruması altında uzun menzilli füzeleri ile hava savunmasına iştirak edecektir.

Türk Silahlı Kuvvetleri bugün gerek Suriye’nin kuzeyinde gerekse Libya’da kara, hava ve deniz unsurlarının katıldığı sıcak çatışmaların gerçekleştiği ortak operasyonlar düzenlemektedir. Suriye’de silahlı/silahsız insansız hava araçlarımız EH sistemlerimizin desteğinde yerdeki hava savunma sistemleri de dahil hedefleri gündüz ve gece etkisiz hale getirirken, sağladıkları istihbarat ile topçularımıza hedef tayini de yapabilmekte; savaş uçaklarımız ise E-7T HEİK uçaklarımızın yönlendirmesiyle Suriye uçaklarını sınırımız içinden vurabilmektedir.

TSK, BM tarafından tanınan resmi Libya hükümetini desteklemek amacıyla bölgeye donanma unsurları ve farklı birimlerden oluşan kara gücü göndermiştir. Libya açıklarında, SM-1MR ve ESSM uçaksavar füzeleri ile gerektiğinde sınırlı kara saldırısı yeteneği olan HARPOON gemi savar füzesi yüklü Gabya sınıfı fırkateynlerimiz ve karada konuşlu I-HAWK ve Korkut sistemleri ile bölgede A2/AD olmasa da AD (Erişimi Engelleme) alanı yaratarak Hafter güçlerine ait İHA ve diğer hava araçlarının bölgede uçuş yapmalarına engel olmuşlardır.

Devam eden ve yakın gelecekte kullanıma girmesini beklediğimiz;

  • ÇAFRAD donanımlı TF-2000 Hava Savunma Destroyerleri
  • Gezgin Seyir Füzesi
  • Seyir Füzesi de atma kabiliyetli AIP Denizaltılar
  • Uzun Menzilli Mobil & Sabit Radarlar
  • Uzun Menzilli Deniz Gözetleme Radarları
  • Hisar-U (Siper) Hava Savunma Füze Sistemi
  • Atmaca GS & Gezgin SF Sahil Bataryaları
  • Milli Muharip Uçak
  • Silahlı İHA gibi projeler ile ülkemiz bekası ile hava ve deniz sahası üzerindeki menfaatlerimizi korumak için kendi A2/AD yapımızı oluşturabileceğiz.

Kaynak: SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu