ABD Donanması, İnsansız Deniz Aracına (İDA) entegre ettiği modüler/konteynerize lançerden SM-6 füzesiyle test atışı gerçekleştirdi.
ABD Donanmasının Twitter hesabından duyurulan gelişme geleceğin en sofistike harp kabiliyetlerinden birisi olarak lanse ediliyor.
“Stratejik Kabiliyetler Ofisi ve ABD Donanmasının hızla geliştirmekte olduğu oyunun kurallarını değiştiren, etki alanları arası, çapraz hizmet konseptlerini görüyorsunuz: USV Ranger’ın modüler lançerinden ateşlenen bir SM-6. Bu tür yenilikler, müşterek kabiliyetlerin geleceğini şekillendiriyor.”
Test ile ilgili olarak ABD Donanması tarafından paylaşılan videoda ABD Donanmasına ait İnsansız Suüstü Gemisi (USV) Ranger’a konteynerize edilmiş dörtlü SM-6 füzesi lançerinin entegre edildiği görülüyor. Ranger, halihazırda ABD Donanmasının “Hayalet Filosu” programı kapsamında deneysel olarak test edilen insansız bir araç.
SM-6 Füzesi
SM-6 füzesi sabit kanatlı uçaklar, helikopter ve seyir füzeleri gibi hava soluyan hedefleri imha etmesinin yanı sıra terminal safhasında olan balistik füzeleri de etkisiz hale getirebiliyor.
SM-6 aynı zamanda sabit kara hedefleri ve hareket halinde olan gemileri vurma kabiliyetine de sahip. Füze, uzun mesafelerden yüksek hassasiyetle hedeflerini avlayabiliyor. Füzenin yüksek hızı ve balistik füzesine benzer saldırı modlarından dolayı füzeye karşı savunmak yapmak bir hayli zor.
Füzenin menzili hakkında ise net bir bilgi yok. Değerlendirmelere göre füzenin menzili 240-460 km arasında değişiyor.
Ancak burada esas üzerinde durulması gereken nokta konteynerlere saklanmış olan füzeler. Böylesine bir lançer sistemi neredeyse her türlü gemiye entegre edilebilir. Elbette bunlara ABD’nin de denediği üzere İDA’lar da dahil. ABD Donanmasının uzun süreden bu yana böyle bir konsept istediği rapor ediliyordu.
See the game-changing, cross-domain, cross-service concepts the Strategic Capabilities Office and @USNavy are rapidly developing: an SM-6 launched from a modular launcher off of USV Ranger. Such innovation drives the future of joint capabilities. #DoDInnovates pic.twitter.com/yCG57lFcNW
— Department of Defense 🇺🇸 (@DeptofDefense) September 3, 2021
Olası bir savaşta böyle modüler sistemlerin ticari gemilere entegre edilmesi ve kullanılması işten bile değil. ABD Donanmasının ve diğer pek çok donanmanın gelecekte bu tür konseptleri kullanması bekleniyor. Hem konteynerlerin lançer olarak kullanılması hem de oldukça gelişmiş füzeler geleceğin muhaberelerinde hayati bir rol oynayacak.
Rusya’nın Club-K Sistemi
Benzer bir kabiliyete Rusya da sahip. Rusya’nın geliştirdiği sistemin ismi ise Club-K. Sistemin çalışma mantığı ise ABD Donanmasının geliştirdiği konsepte oldukça benzer. Konteynerize edilmiş seyir füzeleri herhangi bir konteyner gemisine yerleştiriliyor ve hiç şüphe çekmeden uçak gemilerini dahi etkisiz hale getirebilecek ölümcül silahlara dönüşüyor.
Türkiye, Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) gibi konseptleri hızla geliştiriyor ancak ülkemizin kamuoyuna açık bir şekilde duyurulan konteynerize edilmiş bir füze sistemi henüz bulunmuyor fakat bu yönde bazı çalışmalar da yapılmamış değil.
Örnek vermek gerekirse Roketsan tarafından geliştirilen ve Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Azerbaycan Ordusu envanterinde bulunan TRG-122 MIZRAK Füzesi, DENİZKURDU-2019 Tatbikatı esnasında 21-22 Mayıs 2019 tarihlerinde, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait TCG BAYRAKTAR (L-402) Tank Çıkarma Gemisi (LST) üzerinden başarıyla ateşlenmişti.
Test esnasında Saros Körfezi’nde bulunan TCG BAYRAKTAR’dan ateşlenen iki adet TRG-122 MIZRAK Füzesi, 22 kilometre uzaklıkta bulunan bir adet deniz ve bir adet kara hedefini yüksek hassasiyetle vurmuştu.
SavunmaSanayiST.com tarafından edinilen bilgiye göre Roketsan, milli imkanlarla geliştirmiş olduğu TRG-122, TRG-230 ve TRG-300 Füzelerini, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan çeşitli platformlara entegre etmek için çalışmalara başlamış durumda. Bu kapsamda şirket, bu füzelerin deniz platformlarından ateşlenmesini sağlayacak kundak ve konteyner tasarımları konusunda çalışmalar yürütüyor.
Konteyner Tehdidi
ABD Donanma Enstitüsü, 2019 yılında yaptığı bir öneriyle ABD’li yetkililerden ticari konteyner gemilerine savunma ve saldırı sistemleri entegre edilmesine olanak sağlayacak metodların geliştirilmesini talep etmişti. Konseptin amacının ise Arleigh Burke sınıfı muhriplerin omuzlarındaki yükü hafifletmek olduğu belirtilmişti.
Rusya ve ABD’ye ek olarak Çin’in de böyle bir kabiliyete sahip olduğu düşünülüyor. Çin’in YJ-18C isimli gemisavar füzesinin kara konuşlu hedeflere yönelik olarak geliştirilen varyantının konteynerlerden atılabildiği iddia ediliyor.
Konteynerlere gizlenen füze lançerleri barış zamanında kolaylıkla dünyanın dört bir yanındaki limanlarda depolanabilir. Savaş zamanı gelip çattığında ise bu konteynerler ticari/askeri gemilere yüklenir ve savaş ortamında kullanılır.
Bu konsepti asimetrik ve tehlikeli kılan şey ise denizlerdeki konteyner gemilerinin bolluğu. Düşman ülkelerin birbirlerinin kıyılarına yakın bölgelere bu gemileri sevk edip saldırılar düzenlemesi hiç de zor olmayacaktır. Bu da gemi trafiğinin neredeyse tamamen durması ve dünya ticaretinde kocaman bir kara deliğin oluşmasına neden olacaktır.
Bir konteynere dört adet füze sığdırılabildiği düşünülür ve bu füzelerin menzillerinin de binlerce kilometreyi aştığı dikkate alınırsa konteynerlere gizlenen füzelerinin son derece asimetrik bir tehdit olduğu söylenebilir.
Hatta ABD’li komutanlar böyle bir kabiliyetin Çin’in eline çoktan geçtiğini düşündüğü için Çin bayraklı tüm gemilerin ABD limanlarına yanaşmadan önce detaylı bir taramadan geçirilmesini talep ediyor.
YJ-18C’nin Rusya’nın geliştirdiği Club-K sistemine benzer olduğu iddia ediliyor. İsrail’in de bu kabiliyete sahip olduğu söylenebilir. İsrail, balistik füzesine benzer bir füze olan LORA’yı daha önce bir ticari gemiden ateşlemişti.
Konteynerlere gizlenmiş olan füze tehdidi geleceğin asimetrik harp ortamında savunma stratejisinde kritik bir rol oynayacak.
ÖNERİLEN İÇERİK: ULAQ DSH Adalar Denizi’nde Neleri Değiştirecek?
KAYNAK: SavunmaSanayiST.com, ABD Donanması