Söyleşi: Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail DEMİR

Roketsan-ATMACA-Banner

T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail DEMİR, SavunmaSanayiST.com’un gündeme dair sorularını yanıtladı. Başkan DEMİR, devam eden projelerle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu.

SavunmaSanayiST: Sayın Başkanım, son dönemlerde Türkiye’ye yönelik savunma sanayiindeki ambargoların arttığı biliniyor. Kamuoyuna açıklananlardan çok daha fazla örtülü ambargo olduğu, daha önce dile getirilmişti. Bu ambargoları ve arkasında yatan sebepleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle kritik alt sistemlerin millileştirilmesi konusunda Savunma Sanayii Başkanlığı’nın nasıl bir stratejisi mevcut?

STM Banner

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Öncelikle kritik alt sistemlerden başlayayım ki bu bizim sürekli gündemimizde olan bir konu. Bu, devam eden bir süreç. Tabi ambargo olarak gündeme gelen sistemler ve ürünlerde, biraz daha öncelik sırasında onu yukarı taşıyoruz. Bu çabadan hiçbir zaman vazgeçmedik ama ambargo haberiyle beraber sektör de belki daha bir şevkle, daha bir gayretle üretimi yapmak üzere çalışıyor diye düşünüyoruz.

Ambargo kararları evet, artıyor. Sebepleri ise herkesin malumu olduğu sebepler. Türkiye’nin dik duruşu, Türkiye’nin haklıya haklı ve haksıza ise haksız deyişi ki Dünya’da bugüne kadar çok çeşitli dönemlerde; birçok haksızlığa susmak veya Batılıların haklı dediğine haklı demek, haksız dediğine haksız demek gibi bir tavır var. “Bu böyle değildir kardeşim; haklı haklıdır, haksız haksızdır.” deyip; Batı’nın tanımı dışında gerçek resmi ortaya koyduğumuzda, bu kimilerine batıyor. Yani kalkıp alakasız bir ülkeden birinin gelip size “Suriye’den çıkın” demesi kadar abuk sabuk, ukalaca bir şey olamaz. Benim sınırımda olan bir olay var, benim canım yanıyor adam gelmiş oradan bize ahkam kesiyor. Bu kabul edilemez yani onun için Türkiye’nin duruşu doğru; bu doğru duruşu, zaman zaman geçmişte ambargo vs. tehditlerle yenmek isteyenler oldu.

Malumunuz terörle mücadele operasyonlarında bile şu kullanılmasın, bu kullanılmasın durumlarıyla karşılaştık. Bunların artık bizlere sökmeyeceğini bilmeleri lazım. Birazcık yavaşlayabiliriz ama bizim için uzun vadede çok daha iyi olur çünkü bu bağımlılık meselesinden kurtulduğumuz yani göbeğimizi kestiğimiz anda, hem özgüvenimiz artıyor hem de gerektiği ortamda daha kolay bir şekilde duruşumuzu sergileyebiliyoruz. Zaman zaman görüyoruz, ileride daha da göreceğiz ki hodri meydan dediğimizde, o efelenenlerin bir anda süngülerinin düştüğünü göreceğiz.

SSB Söyleşi 2

SavunmaSanayiST: Türk savunma sanayii, küresel bir oyuncu olarak ihracat pazarında diğer ülkeleri tehdit eder hale mi geldi?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Öyle çünkü ambargoların bir kısmı, ihraç etmek istediğimiz ürünlerde de mevcut. Malum, ürünün içerisinde bir yabancı ürün var ise o ülkeden de ihraç izni almak gerekiyor. Orada da bir engel çıktığını gördük. Yani, “Evet sen kullanıyorsun ama benim, içerisinde bir parçam veya komponentim olan ürününü ihraç edemezsin” gibi tavırlar da var. Bu bir anlamda etkili ama hala ana etkenin, Türkiye’nin duruşu olduğunu düşünüyorum. Tabi ki büyük bir pazar kaybı ve endişesi de var. Bu konuda sadece bu ambargolarda değil, muhtemel potansiyel müşteri ülkelerde de siyasi baskılar arttırılıyor. Yani onların Türk ürünü tercih etmesi durumunda, hem siyasilere baskılar hem de kamuoyu yönlendirilmesiyle ilgili bazı mekanizmaları hayata geçiriyorlar.

SavunmaSanayiST: Türkiye ile Ukrayna arasındaki savunma sanayii ilişkilerinin her geçen gün arttığı gözlemleniyor. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet Başkanı liderliğindeki üst düzey Ukrayna heyeti, Türkiye’ye kapsamlı ziyarette bulundu. İki ülke arasında İHA ve motor konularında çalışmalar olduğunu biliyoruz. Bu çalışmalardaki son durum nelerdir, başka hangi alanlarda çalışmalar söz konusu?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Tabi ki çok sayıda alan var, İHA ve motor öne çıktı ama İHA’da tabi ki biz onlara tedarik yapıyoruz hatta orada da bazı faaliyetlerde bulunulması isteniliyor. Biz de motor konusunda uzun zamandan beri konuşuyorduk, ilerleme sağlamak biraz yavaş oldu ama bu son ziyaretten sonra da umarız ki daha hızlı ilerleriz. Birkaç motor tipinde Türkiye’de üretim konusu gündemde, motor tasarımı ile ilgili iş birliği yapmak gündemde, deniz projeleri gündemde, korvet ve fırkateyn inşası ile tasarımıyla ilgili projelerimiz, hızlı hücumbotlarla ilgili konuşmalarımız var.

Ukrayna Bayraktar TB2

Aynı zamanda kara ve silah sistemleriyle ilgili bazı temaslar var. Ukrayna ile çok geniş bir alanda iş birliği imkanını zaten uzun yıllardan beri görüyorduk, adım atmak biraz zaman aldı. Son derecede somut ve yapılabilir projeleri biz masaya çoktan beri koymuştuk. Tabi Ukrayna tarafında da yönetim değişiklikleri, kadroların değişikliği gibi şeyler biraz harekete geçmeyi zorlaştırdı. Eğer orada da istikrar ve kararlılık devam ederse çok hızlı şekilde bahsettiğim konularda yol almak mümkün olacak.

SavunmaSanayiST: Sayın Başkanım, ziyaret sonrası Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky, “Türkiye ile ortak hava savunma sistemi geliştireceğiz.” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu alanda ne tür bir iş birliği yapılacak? Türkiye’nin Ukrayna’dan S-125 tedarik ettiği konusunda da yetkililerden bir açıklama gelmişti.

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Tabi S-125, eski bir sistem. Onu belirli şekilde modernize ettiler yani Ukrayna’nın şu anda sıfırdan kendi geliştirdiği bir hava savunma sistemi yok. Ama yine eski Sovyet döneminden kalma sistemleri modernize edip, kabiliyetleri arttırma gibi bir süreci yaşıyorlar. Orada da hem onların mevcut yetkinlikleri hem de bizim mevcut yetkinliklerimiz bir araya gelirse yeni bir ürünle ilgili çalışmalar yapılabilir. Malum hava savunma sisteminde çeşitli menzil gibi meseleler var. Bunlar, katmanlı hava savunma sistemini oluşturuyor. Katmanlı hava savunma sistemi mimarisinde nasıl ki S-125 bir yere oturuyorsa, S-125 veya ondan biraz daha yüksek irtifa ve menzilli herhangi sistem de kademede bir yere oturabilir. O açıdan, bunlar da bizim gündemimizde ve konuşuyoruz ama somut olarak “falanca sistem” diye adını koymuyoruz.

hisar

SavunmaSanayiST: Türk savunma sanayii şirketleri, Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde Katmanlı Hava Savunma Şemsiyesi’ni oluşturacak sistemlerin geliştirilmesi için çalışmalarını sürdürüyorlar. Kısa süre önce HİSAR-A ve HİSAR-O projelerinde de birtakım değişikliklerin gerçekleştirildi açıklanmıştı. Konu kamuoyu nezdinde biraz daha netleştirmek adına hava savunma alanındaki gerek uluslararası gerekse ulusal projelerdeki son durumu özetleyebilir misiniz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: HİSAR-A ve HİSAR-O’ya “plus” diyerek, kabiliyetlerini biraz daha arttırma yoluna gittik. Çünkü; HİSAR-A seviyesinde daha doğrusu daha önce tanımlanan HİSAR-A seviyesinde bir korunmanın, bugünkü harekat ortamında çok etkili olmayacağını düşündüğümüz için ona biraz daha kabiliyet kazandırdık. HİSAR-O da benzeri şekilde biraz daha üst kabiliyete yükseltildi. SİPER sisteminin tasarım gereksinimleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor, tasarım ortaya çıkıyor.

Tabi HİSAR-A ve HİSAR-O’da elde edilen tecrübeler de oraya aktarılarak sistemin inşası devam edecek. Şu anda bu üç proje elimizde ki dediğim gibi HİSAR-A+ ve HİSAR-O+, seri üretime çok yaklaştılar. Ama SİPER’in de hızlıca geliştirilmesi için ASELSAN, SAGE ve Roketsan, çok yakın bir iş birliği içinde çalışıyorlar. Bunun süresini mümkün olduğunca kısa vermeye çalışmıştık zaten yani 2022’ler gibi düşünüyorduk. Son bu pandemi ve ambargodan dolayı belki birkaç ay gecikmemiz olabilir. Onu da telafi etmek için çalışıyoruz.

Konsorsiyum şeklinde çalışmakla ilgili de fazla bir kültür geliştirmedik. Üç veya daha fazla şirketi bir arada yönetmek ve iş paylaşımı yapmakla ilgili de biraz gayret gerekiyor. Bu sistem de öğreniliyor. Bundan sonraki projelerde daha çoklu ve konsorsiyum kültürüne alışmış olacağız bu sayede.

hisar

SavunmaSanayiST: Efendim, HİSAR-A+ ve HİSAR-O+ için 2022 yılında envanter hedefi koyabilir miyiz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Tabi ki HİSAR’lar için problem yok. Hatta HİSAR-A+’ı verdik vereceğiz. Bir ambargo gibi ufak bir şeye takıldı ama onu da geliştiriyoruz. HİSAR-O+ da çok uzun değil, 2022’de rahatlıkla verebiliriz. SİPER’i biraz zorlamaya çalışıyoruz, o da hemen akabinde gelsin diye. Sürelerle ilgili tabi testler başladıktan sonra biraz daha önümüzü görebiliriz. Mesela HİSAR-A+ için önümüz açık, testler başarıldı, seri üretim için çok sayıda bazı alt bileşenler lazım. Onlarla ilgili küçük bir alt bileşende rakam olarak biraz sıkıntımız var ama orada da üretim başladıktan sonra sıkıntı giderilirse, hızla yolumuza devam edeceğiz.

SavunmaSanayiST: Türkiye; ANKA, Bayraktar TB2 ve KARAYEL gibi platformlarla yerli SİHA dönemini başlattı. Bu sistemlerin kullanıma alınmasının üzerinden sadece birkaç sene geçmesinin ardından bugün AKINCI ve AKSUNGUR gibi daha yüksek faydalı yük kapasitesine sahip platformları envantere almaya hazırlanılıyor. Bu kapsamda Türkiye’nin İHA Yol Haritası hakkında bilgi verebilir misiniz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Türkiye, çoklu bir İHA kullanımı dünyasına adım atıyor. Yani şimdi bir – iki tip İHA’mız varken, çoklu İHA kullanımından şunu kast ediyorum; biz 5-6 sene önce, 100 adet İHA’nın siparişi verilmesi gerek diyorduk. Şimdi, 100’ün çok daha üstünde S/İHA’mız var. Ama bir de çok kullanımlı yani sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ve İçişleri Bakanlığı birimlerinin ihtiyaçlarının değil, bugün Tarım ve Orman Bakanlığı da kullanmaya başladı ve yakında İçişleri Bakanlığı belki trafik vs. konularında da kullanmaya başlayabilir. Bir İHA’nın çoklu kullanımı meselesi gündeme gelecek, sivil alanda da daha fazla kullanım olacak büyük ihtimalle.

Çok sayıda irili – ufaklı ve çeşitli kabiliyetlerde İHA’ların, SİHA’ların, Savaşan İHA’ların ortamında avantaj sağlayacak parametrelerini görmeniz lazım. İHA kullanımımız, bize bu konuda da ipuçları veriyor. Bir kere İHA’nızın, hava savunma sistemine etki göstermesi lazım. Belki tek Vurucu İHA’nız ile bunu yapamayabilirsiniz ama birkaç İHA’nızı çeşitli fonksiyonlarla donatıp; hem elektronik harp unsurlarını koyup, hem role görevi yapıp, hem vurucu gücü oluşturup çoklu görev fonksiyonları yüklemek mümkün. Bu, bir kavram. Çok yüksek irtifada daha geniş alanı gören, daha uzun mesafeden daha görünmeden vurabilen, daha büyük vurucu gücü olan İHA’lar mümkün. AKINCI ve daha sonrası için.

SSB Söyleşi 3

Şu anda denizden kalkan bir hava gücü ihtiyacı var ise ki bunlar da konuşuluyor, oraya çok geniş ölçekte bu tür İHA’ların geliştirilmesi mümkün. Silahlı bir deniz gücü oluşturmak anlamında. Yine SİHA’lardan salınan çoklu, kanatlı, belli bir mesafe uçup da belli bir tahribat etkisi yapabilen şeyler. Elektronik sinyallere kilitlenmiş elektronik bomba diyebileceğimiz İHA’lar, Kamikazeler… Çok fazla sayıda ürün çeşidi olabilir; bu da harekat ortamında ne yapacağınızı, nasıl düşman unsurlarını etkisiz hale getireceğinizi, harekat ortamının özelliğine göre planlamak ve bu çeşitli kabiliyetlerdeki İHA’larla görev icra etmekle ilgili bir olay.

Bence İHA meselesi; kabiliyet arttırılarak, hızla devam edecek. Mesela havadan havaya füze taşıyan bir SİHA, bir savaş uçağını rahatlıkla havada düşürebilir gibi.

SavunmaSanayiST: Türkiye’nin İnsansız Hava Aracı alanında çok iyi bir ivmelenen kaydettiği, her kesim tarafından kabul gören bir gerçek. Peki aynı ivmelenmeyi İnsansız Kara Aracı (İKA) ve İnsansız Deniz Aracı (İDA) alanında da görecek miyiz? Bu yönde bir talep söz konusu mu?

ULAQ SİDAULAQ SİDA

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Göreceğiz; o konuda da yarışmalar yapıyoruz, bazı şirketlerimizi gayrete getiriyoruz, “hodri meydan” diyoruz, bunu yapan herkese çok dikkatli bir şekilde bakıyoruz. Karada tabi arazi şartları, oraya uyum, uzaktan kumanda mı olacak yoksa otonom mu olacak; otonom sistemin kendine göre zorlukları var onun aşılması gerekiyor. Denizde de yine kumanda sorunu olabilecek durumlar var, özellikle denizaltı platformları için. Bunların aşılması, bir araştırma konusu. Onun dışında bilinen kısmıyla ürünlerin belirli özellikleri uyuyorsa çok hızlı sonuç almak mümkün.

Biz hep dirsek temasında çalışıyoruz – Kuvvet ile – bazen talep oluyor, bazen talebi istişare içinde oluşturuyoruz, bazen “şu olmalı” diye biz talep öne sürüyoruz. Bazen de hatta ürünü yapıp; kullanın, bakın diye veriyoruz. Çeşitli modeller mümkün.

SOM Seyir Füzesi
F-16 Blok 40 savaş uçağının kanadında Türkiye’nin ilk yerli seyir füzesi SOM

SavunmaSanayiST: Cumhurbaşkanlığı’nın İkinci 100 Günlük Eylem Planı kapsamında, 415 adet ilave SOM Seyir Füzesi’nin tedariki kararlaştırılmıştı. SOM Seyir Füzesi’nin seri üretimi ile ilgili olarak hangi aşamadayız? Özellikle TR-40 motorunun tedarikinde bir sorun oluşuyor mu?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Seri üretimler devam ediyor, TR-40’ın tedarikiyle ilgili şu anda resmi bir tavır yok. Elimizde zaten belirli süre üretimi devam ettirecek motorumuz var. Alternatif motor çalışmaları ve tedariki de var. Alternatif motorda bazı küçük dizayn değişiklikleri gerekebilir sonunda. Bu da zaten arkadaşlarım tarafından çalışıldı. Bu açıdan kısa vadede zaten sorun yok, uzun vadede de çözecek tedbirleri aldığımızı söyleyebilirim.

Seyir füzeleri meselesinde de Türkiye daha da iyi olacak. Hem menzil hem de faydalı yük taşıma açısından da daha ileri sistemler İnşallah görmüş olacağız.

KTJ-3200
Kale ArGe KTJ-3200 Turbojet Motoru

SavunmaSanayiST: Efendim, alternatif motordan kast edilen milli motor KTJ-3200 mü yoksa Ukrayna çözümü mü acaba?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Bütün yumurtaları tek sepete koymamak adına Ukrayna ile de bir taraftan bağlantı yapıyoruz. Bir taraftan da kendi motorumuzun kullanılmasını sağlamamız gerekiyor. Kendi motorumuzun performansını arttırma konusunda da faaliyetler devam ediyor yani üç kanaldan diyebilirim; birincisi mevcut motorun kullanılması, ikincisi Ukrayna’dan motor tedariki hatta bazı konuların daha ileri aşamaya getirilip Türkiye’de montaj hattı kurulması gibi konuları düşünürken, kendi motorumuzun da tepki gücünü arttırmak ve daha uzun süre çalışacak motorları yapmak adına da desteklerimiz devam edecek.

SavunmaSanayiST: Türkiye’yi seyir füzeleri alanında bir üst lige çıkaracak olan GEZGİN Füzesi’ndeki son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: GEZGİN tabi ki daha uzun menzile sahip, daha fazla faydalı yük taşıyabilecek bir sistem olacak. O konuda da yine motor asıl unsuru oluşturuyor. Motoru çalışıyoruz, motordan sonraki tasarım konusunda da ümitliyiz çünkü bayağı da bir tecrübe birikti. Bu seyir füzeleri; çeşitli menzil ve kabiliyetlerde, çeşitli fonksiyonlar görecekler. Yani sadece havadan karaya atılan bir SOM’dan bahsederken; denizden denize atılacak ATMACA’dan bahsettik, yakında onun denizaltıdan atılan modelleri ortaya çıkabilir, yine karadan karaya atılan seyir füzeleri ortaya çıkabilir. O konudaki yol haritamız devam edecek.

savunma sanayi, savunma sanayii, türk savunma sanayi, savunma sanayi haberleri, savunmasanayist, milli savunma, savunma sanayi forum,
TCG ANADOLU

SavunmaSanayiST: TCG ANADOLU Amfibi Hücum Gemisi’nin yakın gelecekte Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmesi planlanıyor. F-35 konusundaki süreç malumunuz. Bu kapsamda TCG ANADOLU’da hangi hava araçlarının kullanılması planlanıyor? Deniz Kuvvetleri’nin helikopter ve S/İHA anlamında bir talebi var mı acaba?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Deniz Kuvvetleri’nde zaten SİHA ve İHA kullanılıyor. Helikopter talepleri de var çünkü deniz ortamında çalışacak genel maksat vs. helikopterlerin biraz daha özel olması gerekiyor. Deniz Kuvvetleri’nin bu talepleri var ve karşılanacak İnşallah.

Zaten deniz platformlardan kalkıp/inecek SİHA ve İHA’lar konusu, gündemimizde. Türkiye’nin denizden kalkan bir hava gücü olacaksa, şu anda Dünya’da bu kabiliyetlere haiz uçakların sayısı malum, o uçakların kullanabileceği gemilerin modelleri de malum. O açıdan bizim ANADOLU gemisi ve benzeri gemilerde kullanılmak üzere özel tasarlanmış ve özel kabiliyetler kazandırılmış SİHA’larımız olacak.

SSB Söyleşi 4

SavunmaSanayiST: Son yıllarda Ege ve Doğu Akdeniz’deki Yunan tezleri ve Libya’da yaşanan kriz ortamı dolayısıyla giderek artan bir operasyonel tempo içerisine giren Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, kendisine verilen görevleri başarıyla icra etti ve etmeye de devam ediyor. Yaşanan tüm bu olaylar ise savunma sanayimizin üstlendiği MİLGEM başta olmak üzere askeri denizcilik projelerin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu süreci müteakiben kamuoyunda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının niceliksel bir artış ihtiyacının olup olmadığı yönündeki tartışmaların da fitili ateşlendi. Bu çerçevede, maliyet etkin şekilde kısa- orta vadede kuvvetin envanterine dahil edilebilecek platformlar nelerdir?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Tabi ki ortam ısınıyor ama deniz projelerinin özelliği şu; kısa vadede sonuçlanmayabiliyor. Yani sade bir kabuğu yapmak yanında; içine koyacağınız savaş yönetim sistemi, silahlar vs. konusu biraz vakit alıyor. MİLGEM serisinde şu anda 5’inci gemi yapılırken; 6,7 ve 8’inci gemilerle ilgili çalışmalar devam edecek, onlar da yapılacaklar. TF-2000 gündemimizde, TF-2000’in de artık ciddi şekilde kızağa konulması gerekiyor. Denizaltı projelerimiz malum. Denizaltının sadece yapılması değil, denizaltıdan fırlatacağımız gerek seyir füzeleri gerekse torpidolar konusunda da uzmanlığımız ve yerli üretim olması gerekiyor ki bunları da bir taraftan çalışıyoruz.

Tabi eski gemilerimizin de savaş yönetim sistemi vs. konularında modernize edilmesi de gündemde. Hem denizaltı hem de denizüstü platformlarında bu modernizasyon işlemi devam ediyor. Tabi denizde biraz daha ortam sıcaklaştıkça, bizim de projelerimizi hızlandırmamız gerekiyor ki bazılarında talep oluşmasını beklemeden biz tasarımla ilgili ön alıp, ilgili ürünü göstermemiz gerekiyor.

F-16-Blok-30-min

SavunmaSanayiST: Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ana vurucu gücünü; Blok 30, Blok 40, Blok 50 ve Blok 50+ konfigürasyonundaki F-16 Fighting Falcon savaş uçakları oluşturuyor. Bu F-16’lar için yüksek derece öneme sahip ÖZGÜR Modernizasyonu ve AESA Radar projelerindeki son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: ÖZGÜR, artık belirli bir olgunluğa ulaştı. Denedik ve gayet iyi, artık “F-16’larımız ÖZGÜRLEŞ’me yolunda” diyebiliriz. Projenin ilk uygulaması başarıldı. Bundan sonra, uygulamanın yaygınlaşmasını bekliyoruz.

AESA radarda da çalışmalar devam ediyor. Çok kısa sürede AESA radarı, F-16’larımıza takmış olacağız ki bu iki çalışma da yine bizim Milli Muharip Uçak konusunda atmamız gerek adımlardı. Böylece ön almış olduk. F-16’ların da bu anlamda modernize edilmesi hatta yapısal ve aviyonik modernizasyonlarının da yapılması, uçakların ömrünü daha da uzatacaktır diye düşünüyoruz.

F-16 AESA Radar

SavunmaSanayiST: Sayın Başkanım, F-16’dan önce AKINCI’da AESA radar görebilir miyiz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Görebiliriz. Bu AESA radar, aşama aşama gidecek. Nihai aşaması birkaç yıl sonra son bulacak ama ilk modeller, havacılıkta olduğu gibi geliştirile geliştirile devam edecek.

SavunmaSanayiST: Türk Savunma ve Havacılık Sanayii sektörünün 2023 yılı ihracat hedefi 10.2 milyar dolar olarak belirlendi. 2019 yılı sonu itibariyle yaklaşık 3 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Sizce 10.2 milyar hedefine ulaşılması için neler yapılması gerekiyor? Bu kapsamda Savunma Sanayii Firmalarına vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Tabi ki salgın süreci, birçok şeyi etkiledi. Baştan gelecek öngörüsü yapmak da bizim için çok kolay olmayabiliyor. Bu salgına rağmen belirli aşamaları geçtik, malum sıcak bölgelerde olaylar devam ediyor. 2023’e kadar olan dönemde, biz bu artışı sağlamayı ümit ediyoruz. O da özellikle platform projelerinde ihracatı sağlamakla mümkün.

İhracatta görünen o ki en büyük engellerden bir tanesi; eğer ürün tamamen yerli malı değil ise falanca ülkenin, filanca alt komponent için ambargo koyması ve ihracat müsaadesi vermemesi gibi bir sorunla baş başa kalabiliyoruz. Burada şöyle bir eleştiri yapılabilir: “Efendim neden o zaman bütün ürünlerinizi yerli yapmadınız?”. Dünya’da da birçok ülke, ürünün biraz ekonomik olması ve teknolojik yetkinliği en yüksek olan yeri kullanmak adına çeşitli alt sistemleri tedarik ediyorlar. Bu, normal bir şey ama Türkiye’ye karşı gösterilen tavır ve hazımsızlık bizi biraz etkiliyor.

Ancak dediğim gibi o etkiyi de biz İnşallah telafi edecek adımları atıyoruz, o açıdan ihracat konusu devam edecek diyoruz. İhracatta daha çok katma değerli ürünleri gündeme getirmek istiyoruz. Özellikle de teknoloji seviyesi yüksek olan ürünlerimizden müşteri memnun kaldığı müddetçe; Türkiye’nin bu konudaki ismi ve bilinirliği de artacak, ülkeler belli bir müddet sonra Türk sistemlerini tanımaya ve kullanmaya alışacaklardır.

Prof. Dr. İsmail DEMİR

SavunmaSanayiST: Yüksek teknolojiye haiz kompleks sistemlerin çalışıldığı ve dolayısıyla ürünlerin ilk alım ile idame maliyetlerinin de hayli yüksek olduğu savunma sektöründe, üretici ülkenin sağladığı finansal destekler de tedarikçi ülkeler açısından büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda geçmişte, Kurumunuz ile Türk Eximbank arasında; Türkiye’den savunma sanayi ürünü alımı yapmayı planlayan ülkelerin finansman ihtiyacının, Türk Eximbank’ın alıcı kredileri ile karşılanmasına yönelik bir anlaşma da imzalanmıştı. Halihazırda bu alandaki son durumu, tedarikçilerin finansal taleplerini ve gelecekte yapılması ön görülen çalışmaları bizlere anlatabilir misiniz?

Prof. Dr. İsmail DEMİR: Şu ana kadar sırf kredi bulunamadığı için engellenen bir ihracatımız yok. Ama bu konuyu, sürekli çalışıyoruz. Eximbank özelinde savunma sanayii konularını yürütmek biraz daha zor. Onun için başka kredi kaynakları da bulmak gerekiyor. Eximbank politika olarak, silah niteliği taşıyan ve savunma sanayii ürünü olan bir konuda teşvik ve destek vermek istemiyor. Ama nihayetinde imalat teknolojileri dediğimiz konu çalışır; oradan çıkacak ürünler silah olmaz, belki kullanıcının daha sonra silah takabileceği bir şey olur ama o kendi çapında bir ürün olarak verilir.

SavunmaSanayiST: Sayın Başkanım, bizlere vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.


Kaynak: SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

4 Yorum

  1. Böyle yazı ve açıklamalar nerede olduğumuzu ve nereye evrilmek istediğimizi gösteriyor. Sayfanıza ve Sayın Profesör’e teşekkürler. Bunun sıkça yenilenerek tekrarlanması elbet dileğimiz.

  2. Otuz yıldır,kendi” savaş uçağımızı yapıyoruz” haberleri okuyoruz.Çok sayıda Aselsan mühendisini Hollanda’ya kaptırdık!.Tusaş mühendislerine Avrupalılar “kanca atmış”. Sayın Tusaş bakanı,” askerlik gibi düşünün,milli mesele” nasihatı vermiş mühendislere.2021 bütçesinde saraylara ayrılan para;448 milyon.!(saraylar milli mesele(!)…biraz da,savunma sanayi mühendislerine para ayırsalar da,Avrupa kapmasa!(bu da saraylar kadar “milli” (!))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu