SİHA’ların Kara Unsurlarına Etkisi ve Hava Savunma Ağı

Roketsan-ATMACA-Banner

İnsansız Hava Aracı teknolojisi, geçtiğimiz 20 yılda büyük bir gelişim kaydetti. Yaşanan gelişmeler; İHA teknolojisinin günden güne gelişmesinin, başta CAS (Close Air Support – Yakın Hava Desteği) kavramı olmak üzere günümüz muharebe koşullarına büyük etkilerinin olacağını göstermekteydi. Türk mühendisleri ve BAYKAR, TUSAŞ, VESTEL gibi Türk şirketleri, tabiri caizse bu treni kaçırmadı. Bu alana yapılan yatırımlar, çalışmalar, harcanan emek ve ter, dün Suriye ve Libya’da bugün ise Karabağ topraklarında meyvelerini vermektedir.

Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın özellikle kara sistemlerini avlamak üzerine yakaladığı başarılar, başta tankların varlığı ve hava savunma sistemlerinin kullanım şekli üzerine kafalarda soru işaretleri oluşturdu. Yaşanan gelişmelerin, geleceğe önemli bir etkide bulunacağı şüphesiz ortada. Bizim irdeleyeceğimiz konu ise SİHA’ları başarılı kılan özellikler ve SİHA’ların tankları, hava savunma sistemlerini ve benzer kara sistemlerini hangi zaaflarından faydalanarak nasıl alt ettiğidir.

STM Banner

SİHA’lar; özellikle katmanlı hava savunma ağının teçhiz edilemediği muharebe sahalarında, elektronik harp sistemlerinin de katkısı ile yüksek bir performans sergiliyorlar. Yakalanan yüksek performansın kazanımında ise 2 önemli etken daha mevcut. Bunlardan ilki SİHA’ların tasarımı ile alakalı iken diğeri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin süregelen yıllar boyunca elde ettiği kazanımlar üzerine geliştirmiş olduğu doktrin ve taktiklerdir.

SİHA’ları tasarımsal olarak tehlikeli kılan en önemli kısım şüphesiz SİHA’ların oldukça küçük RCS (Radar Cross Section – Radar Kesiti) değerine sahip olmasıdır. Elektronik harbe karşı kolaylıkla zafiyet gösterebilen, sahip oldukları radarları genellikle savaş uçaklarını tespit etmek üzerine tasarlanmış hava savunma sistemleri, SİHA’ları tespit etme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyor ve bu durum hava savunma sistemlerinin SİHA’lar karşısında yenilmesi ile sonuçlanıyor. Düşman hava savunma sistemleri, SİHA’lar tarafından alt edildikten sonra hava üstünlüğü tamamen ele geçiriliyor ve yakın hava desteği ile birlikte tanklar gibi diğer kara unsurları kolay hedefler haline geliyor.

Yakın hava desteği (CAS), kısaca kara birliklerinin ileri harekatını ve ateş gücünü desteklemek için düşman kara unsurlarının imha edilmesidir. İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk kez yakın hava desteği sistemli olarak uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde SİHA’ların da dahil olması ile yakın hava desteği teknik açıdan genişlemiş fakat pratikte elektronik harp sistemlerinin gelişmesi ve CAS unsurları ile sistematik olarak bir arada çalışma zorunluluğunun artması ile daha karmaşık bir hal almıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu karmaşıklıktan kolayca sıyrılarak SİHA’ları etkin bir şekilde kullanarak tüm dünyayı şaşırtmış ve ufkunu genişletmiştir.

SİHA’ların kaydettiği başarılar, başta tanklar olmak üzere birçok kara sistemlerinin karizmasını çizmekle kalmayıp bu sistemlerin gerekliliğinin tartışıldığı münakaşaları başlatmıştır. Alınan bu ağır darbelerin temel sebebi hava üstünlüğünün kaybedilmesi olsa da savunma pozisyonunda tankların kullanımı üzerine yapılan büyük hatalar yaşanılan hezimetin boyutlarını arttırmıştır. Ancak asıl sebep, katmanlı hava savunma ağının tesis edilememesi veya SİHA’lara yönelik hava üstünlüğünün sağlanılamamasıdır.

Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri

Problemler her ne kadar stratejik kısım üzerine yoğunlaşmış olsa da tasarımsal olarak da tankların tavan zırhının çok zayıf olması, herhangi bir aktif korunma ya da reaktif korunma sistemleri tarafından SİHA’lardan atılan mühimmatlara karşı etkin bir çözüm ortaya konulamamış olması, SİHA’ları onlara karşı daha etkin kılıyor. Önce ATGM cehennemine düşen tanklar, bu zor durumu atlatabilmek için reaktif ve aktif korunma sistemleri ile donatılarak direnç göstermişti. Şimdi ise daha zorlu bir tehdit ile karşı karşıyalar. Füze ve roket sistemleri ile SİHA’ların gelişimi karşısında bocalayan tanklar için yeni bir devrimin eşiğindeyiz.

Tarihte ilk defa tankların gerçekleştirdiği görevi icra eden grup olarak Süvariler karşımıza çıkıyor. Muharebe alanının gereksinimlerini karşılayabilmek için değişimlere ortaya çıktığı zamandan beri ayak uydurabilen günümüzün şövalyeleri tanklar, kendileri aleyhine şartların gün geçtikçe değişmesine karşılık nasıl bir cevap verecekler yakın zamanda hep birlikte göreceğiz.


Yazar: Yusuf METİN   |   Kaynak: SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

2 Yorum

  1. Yusuf Metin ismini ilk defa duyuyorum.Türkçe yazılan en iyi analiz bence.Hele yazının
    ikinci yarısı ibretlik.Kursk savaşında 6700 Sovyet tankı ile 3000 küsür Alman tankının
    düz ovalarda karşılıklı ve saatlerce dövüştüğü devirler çoktan bitti.İngiltere tank sınıfını
    tamamen kaldırmayı düşünürken, Almanların aktif tank sayısı 200 altında. Bizim M48A5T5’ler dahil toplam sayımız nedir bilemiyorum. Kurmaylar ve de bu konudaki sivil ilgililer elbet konuya daha hakimdir ama bu konunun böyle yazılarla irdelenmesini
    son derece olumlu buluyorum. Kıt paramızı ülkemizi en iyi koruyacak şekilde sarfetmek gerektiğini söylemeye bile gerek yok.Ya o tankların içinde oturanlar ?Yusuf Metin’e de sayfanıza da teşekkürler. Yeni yazılarını da bekliyoruz.

  2. A future concept similar to GBU-53/B StormBreaker. Roketsan Mizrak-u missile combined with Aselsan miniature bomb wing assistant kit and a millimetric wave seeker from Metekasn.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu